16 Nisan referandumuna giderken daha önce yaşanan
seçimlerden referandumlardan farklı olarak bu kez AKP’nin başını çektiği EVET
organizatörlerinin karşısında yer alan HAYIR diyenlerde farklı bir hava var.
Hayır diyenler birinci çemberi kırdı.O birinci
çember kendine güven çemberi.”Biz bu referandumu alırız,haklıyız kazanırız” inancı
hakim olmuş.Referandumda hayır diyeceğini söyleyen kimle konuşsan ışıl/ışıl
olan gözlerinin içine bu kez umut inanç oturmuş.
Bu o kadar önemli ki.Daha önceki yapılan ve AKP’nin
kazandığı seçimler öncesi ya da referandum öncesi bu kesim hep “biz ne yaparsak
yapalım AKP ne yapar ne eder bu seçimi kazanır” anlayışı vardı.16 Nisan öncesi
bu anlayış yıkılmış.
Hem Sarayın sakini Erdoğan,hem AKP referandum
dilinin ne olacağı kime ne söylemle gideleceği konusunda ne yapacaklarını
şaşırmış haldeler.Önce Hayır diyen her kese ayrım yapmadan terörist dediler.Bu
söylem ters tepince farklı söyleme gittiler.
Rejim değişikliğini hedefleyen 16 Nisan’da ki
referandum öncesi MHP’yi yedeğine alan Erdoğan/AKP ikilisi süreç içinde MHP
seçmeninin sanıldığı gibi “çantada keklik” olmadığını gördükten sonra yeni
arayışlara girdi.
Bu arayış doğrultusunda,ülkedeki Kürtlerle her türlü
köprüyü atan onların seçilmişleri hapse atan,kentini köyünü yıkarak bağını
koparan iktidar yeni bir yol açma derdinde.Bunun için Irak Kürtlerini temsil
ettiğini söyleyen aşiret lideri Mesut Barzani’yi devlet başkanı havasında
karşılayıp ağırladı ve Ahmet Türk’e aracı olması için yolladı.Barzani’nin
Kürtlerle Erdoğan/AKP arasında referandumda evet denmesine aracılık etmesinin
Kürtlerin Hayır tercihleri üzerinde bir etkisi olacağını zannetmiyorum.
Yine bu arayışa paralel olarak, her seçim öncesi
olduğu gibi Alevilere yönelik şirin görünme çabasına girdi Erdoğan/AKP
yapılanması. 1.700 yıl önce doğan Hz.Ali’nin doğumunu iktidarlarının 15 yılında
hiç hatırlamadı ama ne hikmetse referandum öncesi birden bire 21 Mart’ta
Hz.Ali’nin doğduğunu hatırladılar.Kutlama yapacaklar.Alevilerin oylarını alabilmek
için.Aleviler bunu yer mi,hiç sanmam.
Referandum sürecinde yalpalayan,savunulacak hiçbir
yanı olmayan anayasa değişikliği ile ilgili hiçbir sözü olmayan Erdoğan/AKP
yapılanması 15 yıldan beri hep bir mağduriyet yaratarak meyvesini yedi.15
Temmuz darbe senaryosunun mağduriyet nimetini “bu bize Allahın bir lütfu”
diyerek yemeye devam etmeleri yetmedi yeni bir tezgah kurdular.
Güdümlü
gazeteci Hande Fırat’a Hürriyet gazetesinde “Karargah Rahatsız” manşetli bir
haber yaptırarak bu haberin yaratacağı mağduriyetin nimetini yeme planını
yaptılar.Bu planında tutmayacağı ilk andan belli oldu.
Kampanyayı referandum havasında götüremeyen
Erdoğan/AKP yapılanması,bunu bir genel seçim havasında götürmeyi daha faydalı
görüp kampanyayı seçim havasına taşımaya çalışacaktır.
Canlılar bir süre sonra ölürler,bilgisarlar
eskirler,arabalar bozulur makinalar paslanır.Bu durum
sadece,Televizyon,bilgisayar araba gibi maddi varlıklar için geçerli değil.Aynı
zamanda insanlar,partiler,dernekler,kulüpler ve tabiî ki iktidarlar içinde
geçerlidir.
Erdoğan/AKP yapılanmasının iktidar ömrü de dolmuş bitişe doğru yol
almaya başlamıştır. Dikkat edin ne Erdoğan ne de,AKP sözcüsü sanal başbakan Bin
Ali Yıldırım’ın halka söylediği yeniye dair bir söylemi yok.
Anayasa değişikliklerini savunamıyorlar.Esas konu
getirilmek istenen değişikliklere dair kalabalıklara yaptıkları konuşmalarda
açıklayıcı hiçbir bir söz edemiyorlar.Sürekli savunmada kalıyorlar.Sürekli
savunmada kalan bir birlik kaybetmeye mahkumdur.
16 Nisan referandumunda Erdoğan/AKP yapılanması ağır
bir yenilgi ile ilk kez tanışacak.Benim de ”Burnuma buram/buram 7 Haziran
kokusu geliyor” çıkın sokağa koklayın sizde o kokuyu duyacaksınız.O kokuyu alan
Hayır’cılar moralli Evet’çiler şaşkın.