20 Nisan 2017 Perşembe

İŞTE REFERANDUMA İLİŞKİN AGİT’İN HAZIRLADIĞI RAPOR


16 Nisan referandum sürecini baştan sona inceleyip hükumetin ve Erdoğan’ın devlet gücünü kullanarak, yasaları çiğneyerek,referandum sonucuna nasıl müdahaleler ettiğine dair,rapor hazırlayarak Erdoğan ve AKP’nin tepkisini çeken AGİT nasıl bir kurumdur.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı, 15 Ocak 1973 tarihinde Helsinki’de çalışmalarına başladı.İki yılı aşkın bir süre devam eden konferans 1 Ağustos 1975’de sona erdi.Helsinki Nihai Senedi  adı verilen üzerinde anlaşılan hususlar 33 Avrupa ülkesi ile ABD ve Kanada tarafından Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyinde imzalandı.

Konferans sonunda,Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) adı altında örgütlenen yapı 1970'li yılların başında soğuk savaş koşullarındaki Avrupa’nın bölünmüşlüğüne son verilmesi, güvenlik ve istikrarın sağlanması ve katılan devletler arasında bu amaca yönelik işbirliğinin geliştirilmesi düşüncesiyle kurulan bu örgütün Türkiye’de üyesidir.Aldığı kararlar Türkiye’yi de bağlar. "Eyyy AGİT sende kimsin seni tanımıyorum"demekle kararlarının geçiştirileceği raporlarının görmezden gelineceği basit bir yapılanma değildir.

AGİT’in 16 Nisan referandum sürecinin başlangıcından bitişine kadar adım/adım izleyip rapor ettiği ve önümüzdeki dönemde çok ama çok tartışılacak 15 sayfalık raporunu özet olarak göz atalım.
İşte, "16 Nisan Anayasa değişikliği referandumu eşit şartlara sahip olmayan bir ortamda gerçekleşmiş ve kampanyanın iki tarafı eşit olanaklara sahip olmamıştır. Reformun kilit unsurları konusunda seçmenlere tarafsız bilgi sağlanmamış ve sivil toplum örgütlerinin katılımı mümkün olamamıştır. Referandum gerçekten demokratik bir süreç için vazgeçilmez olan temel özgürlüklerin kısıtlandığı 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen başarısız darbe girişimi sonrasında ilan edilen bir olağanüstü hal altında gerçekleşmiştir." diye başlayan AGİT'in ön raporundan bazı çarpıcı satırlar;

"Lekeli kampanya"

"  Medyada tek bir tarafın baskın şekilde yer alması ve medyaya yönelik kısıtlamalar seçmenlerin çoğulcu fikirlere erişimini azaltmıştır.

 Yüksek Seçim Kurulu (YSK) sürecin bazı yönlerine yönelik düzenlemeler yapmış ve talimatlar vermiş olsa da yasal çerçeve gerçekten demokratik bir referandum gerçekleştirmek için yetersiz kalmıştır.

 Anayasanın 72 maddesini etkileyen 18 maddelik anayasa değişikliği teklifi, referandumla ilgili uluslararası iyi uygulamalara aykırı şekilde tek bir paket halinde oylanmıştır.

 Sandık Kurullarında siyasi partilerin temsili tümüyle dengeli olmamıştır.

 Kampanya çerçevesi kısıtlayıcıydı ve çok sayıda mahalli yetkilinin yanı sıra cumhurbaşkanı ve birtakım ileri gelen devlet yetkililerinin "Evet" kampanyasına etkin katılımı nedeniyle kampanya dengesiz olmuştur. AGİT/DKİHB SRGH kamu kaynaklarının kötüye kullanımının yanı sıra, birtakım partilerin ve sivil toplum örgütlerinin "Hayır" kampanyasını destekleyen çabalarının engellendiği de gözlemlemiştir. Kampanya dili birtakım üst düzey yetkililerin "Hayır" destekçilerini terörist destekçileri ile bir tutması ile lekelenmiştir. "Hayır" destekçileri kampanya faaliyetleri sırasında çok sayıda durumda polis müdahaleleri ve şiddet içeren saldırılar ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu ihlaller kampanyalarda özgürlük ve eşitlikle ilgili AGİT taahhütlerine, Avrupa Konseyi standartlarına ve diğer uluslararası yükümlülüklere aykırıdır.

 YSK günün geç saatlerinde oy pusulalarının geçerliliği kriterlerini ciddi şekilde etkileyen talimatlar yayınlamış ve yasaya aykırı biçimde önemli bir güvenlik tedbirini ortadan kaldırmıştır.

Yasal Çerçeve

Referandum yasal çerçevesi demokratik bir referandum gerçekleştirmek için yeterli değildir.
Seçimle ilgili kanunlarda kalıcı değişiklik yapan iki olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesinin kabulü olağanüstü halin gereklerinin ötesine geçmiştir. Konu hakkında anayasa hükmü bulunmasına rağmen, YSK bu yasa değişikliklerinin derhal uygulanabilir olmasına karar vermiştir. Buna ek olarak, Meclis'in CHP'li üyeleri tarafından yapılan başvurularla ilgili olarak, Anayasa Mahkemesi olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerine karşı yapılan başvurular konusunda yargılama yetkisi olmadığına karar vermiştir, böylelikle referandumla ilgili kanun hükmünde kararnamelere yönelik itirazları etkili bir şekilde engellemiştir.

 Anayasa ve ilgili mevzuat tarafından gereğinden fazla sınırlandırılan ifade, toplanma ve örgütlenme temel özgürlükleri olağanüstü hal altında olağandışı yetkilerin kullanımı ile demokratik bir referandum yapılmasını engelleyecek şekilde daha da kısıtlanmıştır. Buna il valilerinin olağanüstü hal kapsamında kendilerine sağlanan yetkileri seyahat, örgütlenme, toplanma ve ifade özgürlüklerini kısıtlamak için kullanması da dahildir.

Referandum İdaresi

 Mevzuat, uluslararası iyi uygulamalar tarafından tavsiye edildiği şekilde, önerilen anayasa değişikliklerinin taraftarları ve aleyhtarlarının referandum idaresinde dengeli temsilinin imkanını öngörmemektedir.

Kampanya Çevresi  ve Finansmanı

 Kampanya eşit şartlarda faaliyet alanının yokluğu ile karakterize olmuştur. Belirgin şekilde daha görünür olan "Evet" kampanyası iktidar partisi AKP ve belirli bir noktaya kadar MHP tarafından yönetilmiş, Başbakan ve anayasal olarak partilerden bağımsız olması ve görevini tarafsız şekilde yerine getirmesi gereken Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere bazı ileri gelen ulusal düzeyde kamu görevlileri ve çok sayıda daha alt kademedeki kamu görevlileri tarafından desteklenmiştir. Bu durumlar, AGİT 1990 Kopenhag Belgesi'nin 5.4 sayılı paragrafına aykırı şekilde, parti ve devlet arasındaki çizginin belirsizleşmesine sebep olmuştur. AGİT/DKİHB SRGH tarafından kamu kaynaklarının kötüye kullanımına dair durumlar ülke çapında gözlemlenmiş ve medyada geniş şekilde yer almıştır

 "Hayır" kampanyası destekçileri kampanya yapma özgürlükleri ile ilgili birtakım usulsüz kısıtlamalarla karşı karşıya kalmışlardır.

Medya

Anayasa ifade özgürlüğü hakkı tanımakta, fakat aşırı sınırlandırmalar da içermektedir ve Terörle Mücadele Kanunu'nda, Ceza Kanunu'nda, Basın Kanunu'nda ve diğer mevzuatta yer alan daha öte kısıtlamalara da izin vermektedir. Hükümlerdeki belirsizlikler sıklıkla gazeteciler aleyhindeki adli kovuşturmalar ve hapsedilmeleri için gerekçe olarak kullanılmaktadır.
 Medya ortamı genellikle kamu ihalelerine bel bağlayan ticari şirket gruplarının sahip olduğu kuruluşların hakimiyetindedir.

Yasal çerçeve kampanyanın 'Evet' ve 'Hayır' tarafları için eşit erişim sağlamamaktadır; ne seçimlere katılma yeterliliğine sahip siyasi partilerin medyaya eşit erişimlerini güvence altına almakta, ne de tarafsız yayıncılık sağlamaktadır. Yasa kampanya süresince bedelli siyasi reklam olanağı sağlamaktadır ama kampanya masraflarına ilişkin sınırlandırmaların yokluğu, partilerin seçmenlere ulaşmada eşit olmayan fırsatlara sahip olmalarına sebep olmaktadır.

Referandum günü

YSK referandum günü sandık kurulu tarafından uygun bir şekilde mühürlenmeyen oy pusulalarının geçerli ve sandık kurulu tarafından mühürlenmeyen oy pusulalarının geçerli kabul edileceği yönünde iki talimat yayınlamıştır, ikinci talimat bazı sandık kurulları tarafından oyların sayımı başladıktan sonra yayınlanmıştır. Bu talimatlar önemli bir güvenlik tedbirini ortadan kaldırmıştır ve bu türdeki oy pusulalarının açık bir şekilde geçersiz kabul edileceğini öngören yasaya aykırıdır. YSK bu talimattan etkilenen oy pusulası sayısı sağlayamamıştır ve partiler tarafından atanan sandık kuruları üyeleri sandık sonuç tutanaklarını imzaladığı için konunun kapandığını belirtmiştir; YSK kararını temyiz olanağı mevcut değildir”diye bitiriliyor.  

AGİT hazırladığı bu raporun neresinde bir fazlalık var.Raporda yazılanları bu ülkede yaşayan bizler an be an yaşamadık mı.Artık dünya eski dünya değil,”ben yaptım oldu” anlayışı biteli çok oldu.Yanlış bir şey yapıyorsanız siz ve ülkeniz bunun bedelini bir şekilde ödüyor.





12 Nisan 2017 Çarşamba

REFERANDUM YOLUNDA KENDİ SEÇMENİNİ DAHİ İKNA EDEMEYEN AKP

AKP,MHP desteği ile çıktığı referandum meydanında yapa yalnız kaldı.Yalnızlığı yetmezmiş gibi kendi seçmenini de Evet demeye ikna edemedi.Bunu bire bir  yaşadığım  onca olaydan biliyorum.                                                                      AKP’nin dev propaganda makinesine rağmen HAYIR’ı engellemesi mümkün görünmüyor. Neden böyle bir sonuç bekliyorum. Uzun boylu analizlere girmeden kısadan gidelim
Ben AKP’nin oy oranının terör tehdit şantaj sarmalı ile 1 Kasım seçimlerinde aldığı %49’luk oy oranını esas almıyorum,dikkat’e aldığım oy 7 Haziran seçim sonuçları ki o oran % 40.
AKP’ye oy veren kesimler içinde Cumhuriyet değerlerine bağlı merkez sağ,liberal sosyal demokrat bir seçmen kitlesinin varlığı yadsınamaz bir gerçek.Bu kesimler kişisel menfaat ekonomik istikrar siyasi denge gibi nedenlerle seçimlerde AKP’ye oy verdiler verebiliyor.
Ama iş Cumhuriyetle hesaplaşma Cumhuriyeti yıkıp yerine ucu açık yeni bir devlet yapılanması hususu gündeme geldiğinde bu kesimler “bizim cumhuriyetle bir sorunumuz yok” diyerek AKP’nin referandumunda açık yada gizli tavır alarak HAYIR diyor.
AKP’in oy aldığı bu kesimlerin oranı seçmeninin %25’şine denk ediyor.Diğer bir anlatımla %40’lik oyunun %30’za düşmesi anlamına geliyor.
Bu oranın başka kanallardan telefi etmesi mümkün mü.Bu da tam anlamıyla mümkün gözükmüyor.Referandumda ortaklık yapmak için yola çıktığı MHP seçmeni Cumhuriyetin yıkım projesine karşı.Bırak MHP tabanı kendi genel başkan yardımcıları bile Devlet Bahçeli ile birlikte hareket etmeyerek HAYIR’ın ülke genelinde propagandasını yapıyorlar.
Bu haliyle AKP’nin HAYIR diyen kendi seçmeni yerine evet diyen MHP seçmeni ile doldurması mümkün gözükmüyor.
Hadi MHP seçmeninden vaz geçtik aynı ekolden geldikleri Milli Görüş çizgisinin temsilcisi Saadet Partisi küçüçükte olsa destek verip AKP’nin yanında yer almayarak HAYIR demeyi tercih etti.
Geriye Kürt oyları ile takviye kaldı ki bu asla,kata mümkün olmayan bir rüya.Sen adamların 80 Belediye başkanını görevden al hapset,sen adamların milletvekillerini hapset.Yaşadıkları ilçeleri dümdüz et onlarda seninle evet desin olacak şey mi.İşte neymiş HDP bölgede ve ülkede pasifize edilmiş bu nedenle HDP seçmeni AKP’nin yanında yer alırmış.
HDP’nin pasif hale geldiğini kim söylüyor.İktidar tarafından yönlendirilen medya.Bunun böyle olmadığı Diyarbakır’da yapılan Nevruzda gördük.HDP dimdik ayakta ve HAYIR diyor.
Diğer yandan aldıkları oy yüzdelik dilim bazında düşük olsa da Vatan Partisi,Demokrat Partisi,Yurt Partisi,ÖDP,HEPAR,DSP,DYP gibi diğer bir çok küçük partilerin tümü HAYIR diyor.
Ama esas çok ama çok önemli bir kesim var ki ben esas olarak onu önemsiyorum.Toplumda entel dantel diye nitelenen asla sandığa gitmeyen kesimin bu kez kesinlikle sandığa gitmeye karar vermiş  olması.
Entel diye nitelenen sivri aydın tiplemesi,seçimlerin sandıksal bir gösteriden ibaret olduğunu savunup seçimlere katılmazdı.Bu kez referandumun bir seçim olmadığını ucu açık bir rejim değişikliğine gidilen yol olduğunu gördü.Bu yola ülkenin girmesini istemeyen bu kesim sandığa gidecek ve HAYIR diyecek bu oran %8 civarındadır ve referanduma damga vuracaktır.
Referandumda HAYIR diyen kesimlere baktığımızda bu kesimin,Solcu Sağcı,Türkçü,Liberal,Entelektüel aydın sonuçta tüm Türkiye olduğunu görürüz.Yani bir taban hareketi.Karargahı ve komutanı olmayan bir hareket.Her yer karargah her yurttaş bir nefer.
Türkiye Halkı HAYIR diyor,Evet diyense 1150 odalı bir saraydan ibaret.Bir sarayın bir halkı yenmesi mümkün mü.Tarih buna şahit değil.Onun için referandumda HAYIR çıkacak.                                                                                                                         Oran mı bu saatten sonra % 65’ten aşağı HAYIR Türkiye'yi rahatlatmaz.