10 Temmuz 2017 Pazartesi

ÖNDE YÜRÜYEN DEĞİL,ARKADAKİ KALABALIK ÇOK KORKUTUYOR


 Enis Berberoğlu’nun 25 yıl hapse mahkum edilerek tutuklanması ile 15 Haziran’da Ankara Güven parktan fitili ateşlenerek başlatılan yürüyüş, 2017 Nisan referandumu dahil, ülkede meydana gelen bir çok adaletsizliğe karsı tepki olarak büyüdü katılımı,desteği artırdı.

Ankara İstanbul arasındaki engebeli yoldaki yürüyüş zaman/zaman yağmur altında zaman/zaman aşırı sıcakta hız kesmeden azimle ama her geçen gün artan yoğun halk desteği ile sürdü.24 gün süren bu uzun yürüyüş hem ülke hem de dünya kamuoyunun gündemine oturdu.

Ankara Güven Parktan başlatılan yürüyüş Maltepe sahilinde CHP tarihinin görmediği eşsiz bir mitingle son buldu.

Yürüyüş sırasında CHP’li belediyelerinin verdiği lojistik destek müthişti.Ulaşım barınma yeme içme konaklama temizlik,yürüyüştekilere yazılı metaryallerin temini gibi bir çok görevi aksatmadan yerine getirdiler.

Bunu mitin alanında da görmek mümkündü.Ankara’nın CHP’li belediyelerinin olduğu Yenimahalle,Çankaya,İstanbul’un Kartal,Beşiktaş, Maltepe,Avcılar, İzmir’in Bayraklı,Selçuk Antalya Konya altı belediyelerinin katkıları özel tşörtler şapkalarla kendini gösteriyordu.

Bizde temin edilen otobüsle günü sabah erken saatte Ankara’dan İstanbul’a hareket ettik.On binlerce insanın mitinge katılmak için gittiği İstanbul yolunda mola yerlerinde değişik bölgelerden gelen insanlarla konuştum.

Yürüyüşü çok olumlu buluyorlardı.Yürüyüşün mitingle sonlandırmasının da çok doğru bir karar olduğunu vurguladıktan sonra; “Ahhhh ah biz 16 Nisan gecesi sokakta meydanlarda olmalıydık.İrademizi hile ile gasp eden YSK önünde olmalıydık.Biz o gece hazırdık” diye iç geçirip geç kalınmışlığı dile getiriyorlar.

Aynı sözleri Maltepe caddelerinden ara sokaklarından Mitingin yapıldığı alana akan sokakta konuştuğum miting meydanında konuştuğum,dinlenmek ve bir şeyler yemek için oturduğumuz lokantanın masasında olan herkesin genel düşüncesiydi.
Yürüyüş ve mitinge destek geç kalınmış bir direniş hareketine tam destekti.16 Nisan gecesi rejim iktidar talimatı ile YSK’nın millet iradesine müdahale ederek değiştirildiğinde kitleyi evine hapseden anlayışı bir türlü anlamıyor,çözemiyor ama yinede meydanlarda sokakta “tek adam rejimine”,”İslamcı faşist iktidara” karşı ayağa kalkışa dik duruşa destek “yetmez ama evet”ti.

15 Haziran’da başlatılıp 9 Temmuz Maltepe sahilinde “adalet” mitingiyle biten uzun yürüyüş katılımcıları iktidarı çok korkuttu. Uzun yolu yürüyen,miting alanına akan yüz binlerce beklide milyonlarca insan ucu açık karanlık “İslamcı diktatörlük” altında yaşamak istemiyor.Böylesi bir düzende yaşamamak için sokağı meydanı gerekirse yaşam alanı olarak belirlerim diyor.

Yürüyüşün en önünde yürüyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu güne kadar Recep Tayip Erdoğan’ın tek adam olma yolunda ilerleyişine pek çok desteği oldu.Bu uzun yürüyüş ve dik duruş onun için bir özeleştiri ise elbette bizlerde onun yanında bir mızrak gibi dim/dik dururuz.           
                                                                                                                                    Tabii ki“adalet” temalı tek adam rejiminin pervasızlıklarına hak hukuk tamınamazlığığına karşı uzun bir yürüyüş başlatıp onu başarıyla tamamlayan Kemal Kılıçdaroğlu’nu amasız fakatsız kutluyorum.

İşte bu noktada AKP ve Erdoğan’ı korkutan en önde yürüyen Kemal Kılıçdaroğlu değil arkada yürüyen kalabalıklardır.   

Bir çağrı ile 24 gün dağ bayır yürüyen,bir çağrı ile ülkenin her yanından şafak vakti yollara dökülüp akın/akın İstanbul Maltepe’ye “hak hukuk adalet” diye gelenlerdir.  
Eğer doğru siyaset doğru yol haritası halkı içine alarak uygulanmaya devam ederse Türkiye siyasetinde “ 15 Haziran uzun yürüyüş ,9 Temmuz Maltepe mitingi”öncesi ve sonrası diye anılacaktır.