Yerel seçimler zamanı Ekrem
İmamoğlu’nun söylediği ve neredeyse seçimin sloganı haline gelen bir söz vardı.
“Kişiye, Kişilere, Gruplara, Cemaatlere, Derneklere
hizmet işi bitti, İstanbullulara hizmet dönemi başlayacak”
İstanbul
seçimlerini İmamoğlu’nun kazanmasından sonra sıra belediye olanaklarının kişiye,
kişilere, gruplara, cemaatlere, derneklere aktarılmasının durdurulmasına ve aktarılan
mali ya da fiziki olanakların neler olduğunun açıklanmasına gelmişti.
Görüldü
ki başta TÜGVA,TÜRGEV,Ensar Vakfı,Okçular Vakfı,Aziz Mahmut Hüdai Vakfı gibi
yerlere 850.000 Lira’nın şu yada bu isimde aktarıldığı gibi belediyeye ait bir
çok taşınmazın bedelsiz olarak devredildiği anlaşıldı.
Bu
konuda en detaylı açıklamayı yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)
Meclis Üyesi ve CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, İBB’den bazı dernek ve
vakıflara 847 milyon liranın bağış adı altında aktarımını tek tek kalem
anlattı. Balyalı, bu bağışların İBB’nin toplam gelirinin yüzde 8’lik bir
kısmına denk düştüğünü vurguladı.
Düşünebiliyormusunuz İstanbul gibi devasa bir belediyenin bütçesinin % 8
zi Gerici Vakıf dernek ve cemaatlere aktarılmış.Bu rakam daha tespit edilebilen
miktarı.
Tabii
ki İstanbul belediyesinde tespit edilebilen ya da basına açıklanan bunlar.
Kalbur üstü sayısı 35 şi bulan diğer tarikat ve cemaatlerin İstanbul belediyesi
içine çöreklenip kanını emmediğini söylemek abesle iştikal.
İstanbul
belediyesi,özelde Ekrem İmamoğlu’nun verdiği sözü tutarak İstanbul
Belediyesinin bir avuç Vakıf dernek cemaat ve kişi tarafından sömürülmesinin
önüne geçici kararları alıp uygulamaya koymasını ona destek veren kesimlerce taktirle karşılanıyor.
Türkiye’nin
en büyük kentine İstanbul’a çöreklenerek İstanbul belediyesini sömüren Vakıf, Dernek,
Cemaat, Tarikat türü örgütlenmeler Ankara’ya ülkenin ikinci büyük kentinin
Ankara’nın belediyesine hiç mi uğramamışlar.
İstanbul
belediyesinin bina araç gereç mali desteğini dibine kadar emerken Ankara
belediyesini pas mı geçmişler.
Bunun
böyle olduğunu, olabileceğini savunmak saflık değilse düpedüz enayiliktir.
Ensar’ından
tut, Menziline Cüppelisinden Cüppesizine, Zehra’sından Tut Hak Yolu’na hele ki
Muradiye Vakfı Gökçek döneminin parlayan yıldızıdır. Tek başına soruyorum
Muradiye Vakfı ile Ankara Büyük Şehir Belediyesi arasındaki ilişkinin seviyesi
nedir ne olmuştur.
Mansur
Yavaş mesela şunu diye bilir mi, “İstanbul belediyesi ile al takke ver külah
olan TÜRGEV,TÜKVA, Ensar Vakfı gibi kurumlar yada başka Cemaatlerin kurumları
Ankara belediyesi ile mali ilişkiler içerisinde olmamış onlara tek kuruş
Ankara’lının parası binası arsası aktarılmamış onların palazlanıp büyümesi için
yol ve imkan verilmemiştir.”
Mansur
Yavaş’ın İ.Melih Gökçek dönemine ait bazı usulsüzlerin yolsuzlukların üzerine
gitmesini kamuoyuna açıklamasını bir yana bırakıyorum.
Yanıtını
istediğim soru şudur. Ankara belediyesinde Kişiye,
Kişilere, Gruplara, Cemaatlere, Derneklere, Vakıflara ne aktarılmıştır.
Ankara’lının kaç metre arsası, kaç kat binası kaç lirası bunlara aktarılmış bu
konuda Ankara belediyesinin mali işler daire başkanlığı emlak daire başkanlığı
gibi kurumları ne gibi çalışmalar yapmaktadır.
Bunların
yanıtı İstanbul belediyesinin İstanbul halkı yanında tüm Türkiye halkına hesap
verdiği gibi Ankara belediyesi de bu konuda ne tür çalışması olduğunu ve
sonucunu açıklamalıdır.