İki gün önce Muharrem İnce’yi
arayarak yeni bir parti kuruluşuna önderlik edip etmeyeceğini sordum. Elbet ki politik bir yanıt
aldım. O politik yanıtın
sonunun nereye çıkacağından emin olarak Yeni bir parti yolda mı, İnce ve inceye
yol yöntem öneren “parti bilgesinin”
neden yeni bir parti oluşumuna karar verdiklerine bakalım.
Ama öncesinde iki yıl geriye
gidelim.
CHP 24 Haziranda yapılacak
olan Cumhurbaşkanlığı seçimi için adayını açıklayacak. Seçimlere az bir zaman
kala açıklanmasının nedeni Kemal Kılıçdaroğlu bir önceki Eklemettin İhsanoğlu
yanlışının bir benzeri yapıp bu kez de Erdoğan’ın “Siyasal ikizi” Abdullah Gül’ü diğer ufak tefek partilerle kurduğu
ittifakın adayı olarak çıkarmak istemişti. Buna İP genel başkanı Meral Akşener
karşı çıkmış partimin adayı ben olacağım diye ısrarcı olmuştu.
Ayrıca Erdoğan
kendi “Siyasal ikizi” Abdullah Gülün
aday olmaması için korkutup ürkütmek adına AKP’li Genel Kurmay Başkanı Hulusi
Akın’la sözcüsü İbrahim Kalın’ı askeri bir helikopterle Gül’ün evinin bahçesine
indirdi. Bunu tehdit olarak algılayan zaten silik bir profile sahip, Gül sinip
daha da kabuğuna çekilmişti.
Bu şartlar altında CHP
gurubuna Muharrem İnce ismini Cumhurbaşkanı adayı olarak öneren ve onaylatan Genel Başkan Kılıçdaroğlu,Muharrem İnce’nin
ismini açıklamak üzere 5 Mayıs 2018 de Ahmet Taner Kışlalı Spor salonunda
kürsüye geldi.
Salonda “İzmirin dağlarında çiçekler açar”
marşı çalıyordu.
“24 Haziran akşamı bu kez sadece İzmir’in dağlarında
değil tüm Türkiye’de çiçekler açacak”
diyen Kılıçdaroğlu; biraz sahiplenme, biraz da küçük görerek “Gel bakalım Muharrem” diyerek kürsüye
çağırdığı Muharrem İnce’yi Cumhurbaşkanı adayı olarak açıkladı.
Sonrasında 1.Meclis önündeki
tören ve Hacı Bayram Camisinde İnce’nin hemen yanında benimde katıldığım Cuma
namazı sonrası Cumhurbaşkanlığı kampanyası başlatıldı.
İnce kısa kampanya döneminde
100 miting gerçekleştirdi. Ankara mitingi ve diğer şehirlerde ilçelerde görülmemiş
bir katılımla yapıldı. İstanbul mitingi ki 17 milyonluk şehirde 5 milyon kişi
yani 3 insanda birisi İncenin mitingine katıldı. Muharrem İnce uyuyan devi
uyandırmış milyonları heyecanlandırmış insanları meydana taşımış yıllar sonra
insanların yüzüne bir heyecan yansımış bu kez oluyor ülkeyi yağmalayan İslamcı faşist
rejim bu kez yıkılıyor umudu yeşermişti. CHP’li isimler İnce ile poz vermek
seçim otobüsüne binebilmek için yarış halindeydiler.
Bu durumu açıklayan “Yeni bir
lider doğuyor farkındamısınız” diye yazmıştım.
Her şey güzel gidiyor. İnce
dikine/dikine dobra konuşmalar yapıyor,Referandumda iktidarın yaptığı mühürsüz
oy pusulalarının geçerli kabul edilmesi gibi yasal seçim hilelerini tanımak
yerine böyle bir durumun olmasına müsaade etmemek adına “50.000 Avukatla YSK.nın önünde olacağım” diyordu.
Ne olduysa o gece oldu.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri
yapılmış oylar mahallerinde sayılmış torbalara konmuş seçim kurullarına teslim
edilmeye başlanmıştı.
Ama İnce kayıptı.
Ne 50.000 Avukatla YSK önünde
ne CHP genel merkezinde ne sonuçlar hakkında değerlendirmeler yaparken
Televizyon ekranlarında yoktu.
CHP görevlileri sandık
denilen oyların sayım birleştirme işleri ile boğuşurken ekran cambazı İsmail
Küçükkaya İnce’ye Whatsaaptan seçim sonuçlarına dair sorduğu üzerine kendisine
attığı “Adam kazandı” açıklaması, tüm
umutların tüm çabaların onca emeğin onca alın terinin boşa gittiğinin iki
kelime ile bitirilmesine yetmişti.
İnce ortada yoktu. Milyonlarca
insan ondan bir haber bir ses bir nefes almak isterken o kayıptı. O andan
itibaren dedi kodu makinaları devreye girdi Ailesinin rehin alındığı
kaçırıldığı vs.vs.
Ama en yaygını kapandığı otel
odasında çok içtiği sarhoş olduğu be nedenle televizyonlara çıkamadığı efsanesi
tuttu.
Bana göre İnce nerede hata
yaptı.
1-Bir otel odasını seçim sonuçlarını
takip etmek yerine tüm seçim sonuçlarının aktığı aday olduğu CHP genel
merkezinde takip etmeliydi.
2-Yanında 50.000 Avukat
olmasa da YSK önünde bir kez de olmalıydı.
3-Tıpkı İstanbul seçimlerinde
Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı gibi seçim sonuçları ne olarak ortaya çıkana kadar
her saat Televizyonlara çıkıp miting meydanlarında motive ettiği kitleleri
motive ettiği türden konuşarak seçim torbalarının başında mücadele eden ekran
başında terler döken milyonların umudunu canlı tutmalıydı.
Bunlar olmadı.
İnce’nin yapılması
gerekenleri yapmamasının nedeni olarak CHP genel merkezi ve genel merkezin İnce’nin
kampanyası sırasında yetkilendirdiği Genel başkan yardımcı Engin Altay’ın eseri
olduğu bu hataları yapması için onun İnce’yi yönlendirdiği söylendi.
CHP genel merkezi 45 günlük
kampanya sırasında İnce’nin bırak parti tabanı ülke insanında büyük bir sinerji
yaratması nedeniyle Cumhurbaşkanı seçilemese bile partinin tartışmasız 2.adamı
haline gelerek Genel başkan Kemal Kılçdaroğlu’nu rahatlıkla koltuğundan edeceği
endişesini kapılmış olabilirlermi? Ki öyle olacağı İnce’nin olağan üstü
kurultay için 500 civarında delegenin imzasını alması ile açığa çıktı.
Seçim gecesi Muharrem İnce
sarhoştu dedikodusunu Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresi yaymış olduğu kanaati gün
geçtikçe hakim oldu.
İnce’nin CHP içindeki tüm
iddiaları bitirmek adına CHP yörüngesinde yayım yapan SÖZCÜ gazetesi yazarı Rahmi
Turan talimatlı bir yazı yazarak Erdoğan’ın Sarayına bir CHP’lin gittiğini görüşmede Erdoğan'ın, CHP'li isme,
"Türkiye'nin güvenliği için senin
CHP Genel Başkanı olman gerekir" dediğini de aktardı. İddiaya göre "Engellerim var" diyen CHP'li
isim, Erdoğan'dan "Düşün, karar
ver. Memleketin iyiliği için bu gerekli. Ben de yardımcı olurum"
yanıtını aldığını yazdı.
Ertesi
sabah FOX TV de İsmail Küçükkaya’ya konuşan Kemal Kılıçdaroğlu Rahmi Turan'ın
iddiasını doğruladı. "Saray'a
gidenleri biliyorum. İsim vermek istemiyorum. Her konuda konuşan Erdoğan bu
konuda neden konuşmuyor?" "Ben
şaşırmadım efendim. Doğrudur" ifadelerini kullandı.
Yan servisler devreye girdi Saraya giden CHP’linin
Muharrem İnce olduğu el altından basına servis edildi.
Bu konuda açıklama yapan İnce “CHP Genel Başkanını özgür iradeli
kurultay delegeleri seçer, Saray CHP’ye müdahale edemez. Sözcü Gazetesi yazarı
Rahmi Turan’ın yazısında isim vermeden belirttiği kişi ortaya çıkmalıdır.
Çıkmıyorsa Saray kapılarında CHP Genel Başkanlığı kovalayan o ismi Rahmi Turan
açıklamalıdır.” dedi.
Kılıçdaroğlu
ile görüşmek isteyen İnce bunda başarılı olmadı.
İnce’ye
son darbeye vurmak isteyen bu algı operasyonunun başında genel başkan
yardımcısı Tuncay Özkan’ın olduğu bir ekip olduğu iddia edildi.
İki
yıl önce partimizin en değerlisi ülkeyi Cumhurbaşkanı olarak yönetecek
yetenekte insan diyerek aday yapılan Muharrem İnce 37.kurultayda en arka sıraya
ötelenip oturtulması parti içinde çoğu kesimin vicdanının yaralanmasına neden
oldu.
Bu kesimlerin en büyük eleştirisi “CHP’nin politikaları yer yer Atatürk'ün çizgisinden ve partinin altı okundan uzaklaştı,Sağın sığ politikalarına yöneldi yine sağın
eskimiş poltikacılarına yer ve makam açıp partinin öz evlatlarının ötelenmesi
bizi parti tabanının mücadele azmini bitiriyor biz sağın siyasetçilerini iktidar
yapmak onlara makam tedarik etmek için mi mücadele veriyoruz” oluyor.
Partiye
hakim olan kanat partiye hakim olmak isteyen kanadı ve liderini saf dışı
bıraktı.
Gelelim
bu gün ki duruma. Kılıçdaroğlunun uyguladığı politikalardan rahatsız olan CHP içindekilerin
temel ideolojisi Atatürk ve Altı ok ilkeleri olan Sosyal Demokrat partiyi
Muharrrem İnce liderliğinde kurup kurmayacaklarına.
Şu
anda Bodrumda tatilde olan Muharrem İnce’ye bu konuyu sordum.
Yanıtı
şöyle “CHP artık Atatürk2ün partisi
olmaktan uzaktır.Rahatsızım.Bir süre sonra açıklama yaparım.Şimdilik bir
açıklamam yoktur”
İnce
böyle açıklama yaptı ama tam yakınında olanlar “Baykal’la başarısız olan CHP ye karşı Ecevit DSP’yi kurmuştu.DSP
kurulduğunda Ecevit bir bölen olarak tanımlanmış ama Bülent Ecevit yıllar sonra
Solun kahramanı Ecevit partisini iktidar yapmıştı. Şimdi tarih neden tekerrür
etmesin.Şartlar daha müsait CHP yörüngesinden çıktı.Sosyal Demokrat kanatta
rakipsizim diye kuralsız davranıyorBizim partimiz ne Emine Ülker Tarhan’ın ne
Öztürk Yılmaz’ın ölü doğmuş partisine benzemez. Kuru ota çıngı düştü artık bu
ateş tutuşur. ” diyerek partileşme çalışması için yola çıkıldığını
söylüyorlar.
Sanırım
Muharrem İnce CHP’nin “Kara kutusu” “Parti bilgesi” nin yol göstericiliğinde
partiyi kuracaktır. Ülke genelinde
örgütleme il/il ilçe ilçe partilileri isim/isim tanıyan bir anlamda parti
içinde kendine bağlı müritleri olan Parti bilgesinin talimatını alanlarca kısa
zamanda tamamlanacaktır.
4
Kasım 2010 da Kendini CHP’ye genel başkan yapan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından
görevinden alınan Önder Sav 10 yıl sonra 37.kurultay öncesi bir bildiri
yayımlayarak “ Kurultayda
kendilerine
ve organ seçimlerinde aday olmak isteyen dostlarımıza birikimimiz ve
deneyimlerimiz doğrultusunda yol göstermeye ve katkıda bulunmaya hazır
olduğumuzun bilinmesini sevgi ve saygılarımızla iletiyoruz.
demesi
asla tesadüf değil.
İyi
bir hukukçu Atatürk değerlerine bağlı Önder Sav’ın 82 yaşına gelmiş olsa da
zihni hala diri Önder Sav’ın, Bir şekilde bu işin mutfağında şef olacağını
düşünüyorum.
Pekiyi
Muharrem İnce bu konuda resmi açıklamayı ne zaman yapar.
Tatil
dönüşü önümüzdeki hafta Yalova’da yeğeninin düğünü sonrası Ankara’ya gelerek
son görüşmelerini yaptıktan sonra uzatmadan bu konuda açıklama yapacağını
düşünüyorum.
Benim
kişisel düşüncem şudur.
Partiler
içinde devleti yönetecek çapta kadro bulmak zordur. CHP partimiz adına ülkeyi
Cumhurbaşkanı olarak yönetecek yeteneğe sahip ender kadrolarımızdan birisidir
diyerek ona sahip çıkmalı onu onurlandıracak bir göreve taşımalıdır. Kemal
Kılıçdaroğlu bu konuda eteğine tutunarak makam mevki sahibi olanların
telkinlerine değil doğruya kulak verir mi. İşte onu bilmiyorum.