CHP’li Belediyeler sosyal
yardım faaliyetleri ile AKP iktidarının elbette ki iktidarın temsil edildiği yerin merkezi, sarayın tam da bam teline basıyor.
CHP’li
belediyeler çok geniş anlamda sosyal yardımlar yapıyor.
Sosyal yardımlar yoluyla oy alan bu yolla
iktidarını sürdüren AKP bu durumdan çok korkmuş çok ürkmüş olmalı ki son bir ay
içinde CHP’li belediyelerin sosyal yardımlarını durdurmak için akıl almaz
engellemeler ardından soruşturmalar başlattı.
CHP’li Belediyelerin elbette
daha öncesi var ama korona virus’unun tüm yurdu sarıp salgın halini almasından
sonra daha da artan, işini aşını kaybeden yoksul halk kesimlerinin
ihtiyaçlarını karşılamaya dönük faaliyetleri bir/bir yasaklanıyor.
İlk yasak ve soruşturma
Ankara ve İstanbul belediyelerinin ihtiyaç sahiplerine iletilmek üzere kamu
bankalarına açtıkları hesaplarını dondurma ile başladı.
Güya CHP’li belediyeler bu
şekilde davranarak “Devlet içinde devlet
olma amacındalar” mış.
Aynı
günlerde basına yansıyan haberlerden öğrendik ki. AKP’nin koalisyon ortağı
İsmail Ağa cemati verdiği IBAN’la müritlerine dağıtılmak üzere bağış kampanyası
başlatmıştı. En küçük hesabı Sayıştay denetiminde olan belediyeler “devlet içinde devlet” olmakla suçlanırken bir
tarikat bir cemaatin bağış kampanyasını doğal karşılıyordu AKP.
AKP iktidarının hukuka, mantığa,
ahlaka aykırı yasağının daha dumanı tüterken CHP’li Eskişehir ve Odun pazarı
belediyelerinin yıllardır faaliyette olan yoksullara yemek dağıtan aş evlerine
hayırseverlerin bağışlarının toplandığı banka hesabı dondurulup bağış alınması
yasaklandı.
AKP’nin CHP’li belediyelerin
sosyal yardımlarının önünü kesme kararlılığı sınır tanımadı. İstanbul, Ankara, Eskişehir
belediyelerinin yardımlarının halka ulaşmaması için engeller çıkaran Saray
yönetimi bu kez CHP’li Mersin belediyesin sokağa çıkma yasağının olduğu hafta
sonlarında ücretsiz halk ekmek dağıtımını yasak koyarak önledi.
Sağlık tesislerinin yetersiz
kaldığı iktidarın 45 gün sonrası için İstanbul’un iki yakasına iki sahra
hastanesi yaptırmak için ihale ettiği hastanelerin inşa çalışmaları sürerken
CHP’li Adana belediyesinin kendi olanakları ile yaptırdığı 1000 yataklı sahra
hastanesini 10 doktor 20 hemşire ve diğer personelleri ile sağlık bakanlığına
devretme isteği, AKP iktidarı tarafından hastane mühürlenip kapatılarak
yanıtladı. Böyle bir akıl tutulması olabilir mi. Bu günlerde en ihtiyaç duyulan
şey hastane olmasına rağmen sırf CHP’li belediye tarafından yapıldı diye
kapatılması sağlıklı bir düşünce yapısının eseri olamaz.
Bu kin bu yasaklar kime karşı?
CHP’li belediye
başkanlarına mı?
Bu yardımlara ihtiyaçları
olan halka karşı mı?
Görünen o ki her ikisine de
karşı.
AKP bu yaptıkları ile “18
yılda yoksulluğu ben yarattım yarattığım yoksula sosyal yardım ederek oyumu
koruyup iktidarda kalıyorum. Bu düzenime CHP’li belediyelerin çomak sokmasını
istemiyorum” demeye getiriyor.
Toplumun
tüm yoksul ezilen kesimleri başta olmak üzere, emeğiyle geçinenlerin, işsizlerin,
köylülerin, esnafın, kadınların, çocukların, gençlerin, engellilerin, sorun
ihtiyaç ve taleplerine öncelik veren CHP’li belediyelerin halka dokunan faaliyetlerini
yasaklamak AKP iktidarının gidişini engelleyemeyeceğe benziyor.
Belediyelerle geldiler belediyelerle
gidecekler.