23 Mart 2017 Perşembe

TÜRKİYE SİYASETİNDE YENİDEN DENİZ BAYKAL


           
     
Her tarihsel olay kendi kahramanlarını yaratır.Bu gerçek 16 Nisan referandumuna gidilen yolda bir kez daha açığa çıktı.
AKP ve Erdoğan Türkiye’deki Cumhuriyet rejimini bir oldu bitti ye getirerek değiştirmek istiyor.16 Nisanda sandığa gidiyoruz.AKP ve Erdoğan Devlet aygıtının tümünü ve yandaşlarının sahip olduğu 50 TV 40 Gazete aracılığı ile yapacakları değişiklik için halkı evet dedirtmeye çalışıyor.
Devletin Valisinden Kaymakam’ına,polisinden yargısına tümü ellerindeki kamu gücünü kullanarak değişikliğe Hayır diyenler üzerinde akla gelmez baskı uygulanıyor.Yandaş medya denilen mekanizma en olmadık yollarla halkın beynini nasıl yıkarım da Hayır diyenleri evete yönlendiririm arayışında. Tüm bunlara rağmen olmuyor,olmuyor, olmuyor.Cumhuriyetle bir sorunu olmayan halk tüm zorlamalara rağmen Evet demiyor.
Ne AKP ne Erdoğan nede sonradan onlara çırak olan Bahçeli istedikleri sonucu alamıyor.Görünen o ki yurdum insanının 17 Nisan sabahı verdiği Hayır oyları büyük bir fark atarak, Cumhuriyet’in değişimine izin vermeyecek.Tek adam olma isteklerini bir hayal olarak onların kafasına hapis edecek.
Anayasa’da değişiklik tasarısının gündeme gelmesi ile birlikte tasarıya Hayır diyen,tasarının karşısında yer alan elbette bir çok insan oldu.                                                                                    TBMM’de görüşülme aşamasından itibaren konuya damgasını vuran Deniz Baykal oldu.CHP adına mecliste yaptığı konuşmalar,ardından çeşitli TV’lerde ekrana gelerek aydınlatmaya devam etmesi Baykal'ı yeniden gündeme oturttu.Değişikliğin referanduma götürülme kararından sonra da bu kez Baykal'ın uzun zamandır ayrı kaldığı meydanlara halkın arasına çıkıp görev almasını zorunlu hale getirdi.

Deniz Baykal’ın hukukçu kimliği ve konuya vakıf olması yanında hitabeti de eklenince konuşmaları toplumun büyük kesimi tarafından ilgi ile dinlenilmesine açıklamalarının kabul görmesine sebep oldu.
Televizyonlarda defalarca izlediğim Baykal’ı canlı olarak izlemeye gittiğimde gördüm ki,büyük bir saygı büyük ilgi görüyor.İnsanlar onun bir an yanında olmak elini tutmak resim çektirmek hal hatır sormak için bir birini itekliyor. 
Bu rastgele bir saygı,bir özlem,sahiplenme değil.Baykal’ın geçmişte yaşanan kişisel hatalarını öteleyip bilgeliğe sahip çıkma gibi bir şey. Ne olursan ol,sevapların günahlarından fazladır,sen bizimsin anlayışıyla sahip çıkmadır. 

Bu referandum sürecinde sol adına sahaya çıkan,il/il ilçe/ilçe gidip halka doğruları anlatan Deniz Baykal halkla yeniden bütünleşerek sanki küllerinden yeniden doğuyor.Bu doğuş ileride CHP siyasetine bir damga vurur mu,vurabilir,vurur.
Baykal dışında CHP içinden biri daha var.O Muharrem İnce.Parti meclisi üyesi değil,Genel başkan yardımcısı değil sadece CHP Yalova milletvekili.Ama bu süreçte ayak basmadığı il ilçe kalmamak üzere yollara düştü,müthiş ilgi görüyor.Bu dönemde solun Deniz Baykal’dan sonra yarattığı ikinci kahraman dersek yanlış olmaz.

17 Nisan sabahından itibaren yeniden şekillenecek olan Türkiye siyasetinde Baykal ve İnce’nin CHP siyasetini belirleyecek 1.adam 2.adam olacaklarından zerre kadar şüphe duymuyorum.  
Tüm çabaya rağmen referandum araştırma sonuçlarında Evet eğilimi gözlemiyor Hayır diyenlerin açık ara önde gittiği kabul görülüyorsa bunda sağ siyasetin içinden gelmiş olanların etkisi asla inkar edilemez.
Bu gün Hayır diyenler sadece solculardan ibaret görülmüyorsa,bunda Meral Akşener’in Sinan Ogan’ın,Koray Aydın’ın,Ümit Özdağ’ın Temel Karamollaoğlu’nun Atilla Kayan’ın Gültekin Uysal’ın,Çetin Açıkgöz’ün,Osman Pamukoğlu’nun Sadettin Tantan’ın hatta Ökkeş Şendil’lerin katkısı var.

Bunların içinden bir kadın var ki o Meral Akşener. Devletin top yekün kendine rakip gördüğü Meral Akşener bu döneme damgasını vuran isimdir.Arkasında medyası yok.Arkasında dev holding sahibi iş adamları yok.Arkasında bir parti yok.Almış yüreğini eline düşmüş Anadolu yollarına.Gideceği illerde valiler sıkıyönetim ilan eder tahsis edilen salonlar iptal edilir saldırıya uğrar hakarete uğrar. Ama o diyeceği der gideceği yere gider. Cumhuriyetin bir kadın olarak kendine verdiği hakların farkında olarak yükümlülüklerini yerine getirir.

17 Nisan sonrası yeniden şekillenecek olan Türkiye siyasetinin sağ kanadı, sağın yeni kahramanı Meral Akşener’in ellerinde şekil bulup, yeniden Cumhuriyet değerlerine bağlı hale getirilecektir.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder