Taban desteğini kaybetmiş MHP ve Sibop kapağı BBP ile dermansız kalmış AKP’nin bir araya gelerek oluşturduğu “3.Milliyetçi İslamcı ittifak cephesi” Erdoğan liderliğinde ülkeyi erken seçime götürecekler. Erken seçim konusunda henüz TBMM’de bir kararın alınmamış olması bu gerçeği değiştirmez. Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran ittifakçılar için bu hiç sorun değil bir akşamüstü verilecek önerge ile meclisten erken seçim kararını geçirmek an meselesidir. Erken seçimin birçok işareti var. İttifak yasası YSK kanunlarında değişiklikler il kongrelerine katılım adı altında ülkenin bir ucundan bir ucuna seçim kampanyalarının sürdürülmesi seçim kampanyasına malzeme olmak üzere Afrin operasyonuna girişilmesi gibi hususlar erken genel seçimlerin ön hazırlıklarıdır.
OHAL baskısı ile referanduma giderek meyvesini yiyen Erdoğan erken genel seçimlerini de yine OHAL şartlarının hakim olduğu ortamda gerçekleştirecektir. Seçim yasasında yapılan değişikliklerin OHAL baskısı ile uygulanması seçimlerin meşrutiyetini tamamen ortadan kaldıracaktır. Türkiye’de seçim kampanyalarının iktidarla muhalefet arasında eşit şartlarda geçtiğini söylemek asla mümkün değil. AKP’nin bilhassa 2011 seçimleri sonrasından itibaren hakim parti haline gelmesinin doğal sonucu olarak AKP ve lideri Erdoğan’ın iktidar olma konumundan faydalanması seçimlerin demokratik niteliğine ağır gölge düşürdü.
2015 seçimlerinde şiddet patlamasının yaşandığı ortamda seçimlerin yapılması seçim güvenliğini zedeledi. Muhalefet partileri özellikle HDP mitinglerine saldırı yapılacağı kaygısı ile mitin yapamadı birçok mitingi iktidar tarafından yasaklandı. Yine CHP ürke korka seçim kampanyası sürdürdü. Bu şartlar altında seçim kampanyası tek başına AKP tarafından işgal edildi.
2017 halkoylamasında oy verme sırasında geçerli oy pusulası kuralı değiştirilince, oy sayımı da şaibeli hale geldi. Açık bir şekilde YSK kanun usul yönetmeliklerine aykırı olmasına rağmen geçersiz olan oylar geçerli hale gelmesine itirazların cılız olarak yükselmesinin nedenlerinden birisi OHAL dir.
Yapılacak olan erken genel seçimlerde ise OHAL baskısı sandık başında polis ve jandarmanın denetiminde oy verilmesinden sandık sorumlularının atanmış devlet memurlarından oluşmasına kadar birçok noktada kendini daha da hissettirecektir.
İktidar partisinin liderini eleştirmenin ağır suç sayılarak milletvekillerine bile ağır cezaların verildiği ki bunun son örneğini daha dün yaşadık. HDP gurup başkan vekili Muş milletvekili Ahmet Yıldırım AKP lideri Erdoğan’a “saraydaki padişah bozuntusu” dediği için 14 ay hapis cezası aldı ve hapis cezası nedeniyle milletvekilliği düşürüldü.
Muhalefet partileri ve liderleri için iktidar partisi AKP lideri Erdoğan Cumhurbaşkanı sıfatı ile her türlü sözü söyleyebilirken muhalefet liderleri ona dair söz ettiklerinde derhal hakaret davaları ile karşılaşıp muhtemelen talimatla çalışan yargı tarafından ceza alacaklar alıyorlar.
OHAL şartlarında, bütün devlet imkânları “milliyetçi İslamcı ittifak cephesi” için seferber edilecek, medyanın ezici çoğunluğu denetim altına alınarak korku iklimi yaratılacaktır.Kurulan ittifak ve buna göre şekillendirilen yeni seçim kuralları da bu baskının zemini olacak, erken seçim günlerine doğru siyasal, hukuki ve toplumsal baskı gün geçtikçe etkisini artıracaktır.
Bütün dünyada yeni otoriter rejimler,seçimleri kullanıyor. Büyük baskılar altında da yapılsa iktidarlarını meşru gösterme,milleti temsil ettikleri iddiasına dayanak oluşturma adına göstermelik de olsa seçime ihtiyaçları var. Erdoğan’ın yapılacak olan genel seçimleri kazanması halinde yerel seçim dahil seçim yapacağına pek ihtimal vermiyorum. Zaten Erdoğan’ın “belediye başkanlarının atanmasının iyi sonuç verdiğini belediye başkanlarının atama ile görev yapmasını düşünebileceğini” söylemişti.
Referandumdan sonra genel seçimlerinde OHAL baskısı altında yapılması seçim güvenliğinin ortadan kalkması, iktidarda olma meşruiyetinin OHAL baskısının yarattığı sonuçlara dayanması demek olacaktır. Bunun sonucu, seçmenin en az yarısını oluşturan kesimde seçim yoluyla iktidar değişikliğinin mümkün olmadığı inancı yerleşecektir. “Seçimler OHAL baskısı altında yapıldı sandık başlarında polis jandarma müdahale etti sandıklarda usulsüzlükler yapıldı birleştirme tutanakları yanlış hesaplandı sonuçlar hatalı” türünden yapılan haklı itirazlara yine Erdoğan “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diyecektir.
Atı alıp Üsküdar’a kaçıran hırsıza haklılar hukuku ne der onu da tarih yazacaktır.