28 Şubat 2018 Çarşamba

OHAL BASKISI ALTINDA ERKEN SEÇİME GİDİLECEK


Taban desteğini kaybetmiş MHP ve Sibop kapağı BBP ile dermansız kalmış AKP’nin bir araya gelerek oluşturduğu “3.Milliyetçi İslamcı ittifak cephesi” Erdoğan liderliğinde ülkeyi erken seçime götürecekler.                                                                    Erken seçim konusunda henüz TBMM’de bir kararın alınmamış olması bu gerçeği değiştirmez. Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran ittifakçılar için bu hiç sorun değil bir akşamüstü verilecek önerge ile meclisten erken seçim kararını geçirmek an meselesidir.                                                                                                                   Erken seçimin birçok işareti var. İttifak yasası YSK kanunlarında değişiklikler il kongrelerine katılım adı altında ülkenin bir ucundan bir ucuna seçim kampanyalarının sürdürülmesi seçim kampanyasına malzeme olmak üzere Afrin operasyonuna girişilmesi gibi hususlar erken genel seçimlerin ön hazırlıklarıdır.
OHAL baskısı ile referanduma giderek meyvesini yiyen Erdoğan erken genel seçimlerini de yine OHAL şartlarının hakim olduğu ortamda gerçekleştirecektir. Seçim yasasında yapılan değişikliklerin OHAL baskısı ile uygulanması seçimlerin meşrutiyetini tamamen ortadan kaldıracaktır.                                                           Türkiye’de seçim kampanyalarının iktidarla muhalefet arasında eşit şartlarda geçtiğini söylemek asla mümkün değil.                                                                              AKP’nin bilhassa 2011 seçimleri sonrasından itibaren hakim parti haline gelmesinin doğal sonucu olarak AKP ve lideri Erdoğan’ın iktidar olma konumundan faydalanması seçimlerin demokratik niteliğine ağır gölge düşürdü.
                                                                                                                                    2015 seçimlerinde şiddet patlamasının yaşandığı ortamda seçimlerin yapılması seçim güvenliğini zedeledi. Muhalefet partileri özellikle HDP mitinglerine saldırı yapılacağı kaygısı ile mitin yapamadı birçok mitingi iktidar tarafından yasaklandı. Yine CHP ürke korka seçim kampanyası sürdürdü. Bu şartlar altında seçim kampanyası tek başına AKP tarafından işgal edildi.
2017 halkoylamasında oy verme sırasında geçerli oy pusulası kuralı değiştirilince, oy sayımı da şaibeli hale geldi. Açık bir şekilde YSK kanun usul yönetmeliklerine aykırı olmasına rağmen geçersiz olan oylar geçerli hale gelmesine itirazların cılız olarak yükselmesinin nedenlerinden birisi OHAL dir.
Yapılacak olan erken genel seçimlerde ise OHAL baskısı sandık başında polis ve jandarmanın denetiminde oy verilmesinden sandık sorumlularının atanmış devlet memurlarından oluşmasına kadar birçok noktada kendini daha da hissettirecektir.
İktidar partisinin liderini eleştirmenin ağır suç sayılarak milletvekillerine bile ağır cezaların verildiği ki bunun son örneğini daha dün yaşadık. HDP gurup başkan vekili Muş milletvekili Ahmet Yıldırım AKP lideri Erdoğan’a “saraydaki padişah bozuntusu”  dediği için 14 ay hapis cezası aldı ve hapis cezası nedeniyle milletvekilliği düşürüldü.
Muhalefet partileri ve liderleri için iktidar partisi AKP lideri Erdoğan Cumhurbaşkanı sıfatı ile her türlü sözü söyleyebilirken muhalefet liderleri ona dair söz ettiklerinde derhal hakaret davaları ile karşılaşıp muhtemelen talimatla çalışan yargı tarafından ceza alacaklar alıyorlar.
OHAL şartlarında, bütün devlet imkânları “milliyetçi İslamcı ittifak cephesi” için seferber edilecek, medyanın ezici çoğunluğu denetim altına alınarak korku iklimi yaratılacaktır.Kurulan ittifak ve buna göre şekillendirilen yeni seçim kuralları da bu baskının zemini olacak, erken seçim günlerine doğru siyasal, hukuki ve toplumsal baskı gün geçtikçe etkisini artıracaktır.
Bütün dünyada yeni otoriter rejimler,seçimleri kullanıyor. Büyük baskılar altında da yapılsa iktidarlarını meşru gösterme,milleti temsil ettikleri iddiasına dayanak oluşturma adına göstermelik de olsa seçime ihtiyaçları var.  Erdoğan’ın yapılacak olan genel seçimleri kazanması halinde yerel seçim dahil seçim yapacağına pek ihtimal vermiyorum. Zaten Erdoğan’ın “belediye başkanlarının atanmasının iyi sonuç verdiğini belediye başkanlarının atama ile görev yapmasını düşünebileceğini” söylemişti.
Referandumdan sonra genel seçimlerinde OHAL baskısı altında yapılması seçim güvenliğinin ortadan kalkması, iktidarda olma meşruiyetinin  OHAL baskısının yarattığı sonuçlara dayanması demek olacaktır. Bunun sonucu, seçmenin en az yarısını oluşturan kesimde seçim yoluyla iktidar değişikliğinin mümkün olmadığı inancı yerleşecektir.                                                                                                      “Seçimler OHAL baskısı altında yapıldı sandık başlarında polis jandarma müdahale etti sandıklarda usulsüzlükler yapıldı birleştirme tutanakları yanlış hesaplandı sonuçlar hatalı” türünden yapılan haklı itirazlara yine Erdoğan Atı alan Üsküdar’ı geçti diyecektir.
Atı alıp Üsküdar’a kaçıran hırsıza haklılar hukuku ne der onu da tarih yazacaktır.




6 Şubat 2018 Salı

CHP KURULTAYINDA BİZİ KİM ZEHİRLEDİ

Hiç bir kurum hele ki CHP gibi tarihsel bir parti kurultayına davetli insanlara sunduğu yemekle zehirlenmesine asla rıza göstermez böyle bir olayın olmasına da müsaade etmez etmemeli de. Peki bu skandal nasıl oluştu.

CHP’nin 36.kurultayının yapıldığı Ankara Arena spor salonunda hiç kimsenin istemediği olay pazar günü öğle yemeği olarak verilen et dönerin yenmesi sonucu yaşandı.

Kurultayı hem bir partili hem de gazetemi temsilen izlemek üzere iki gün boyunca basına ayrılan yerdeydim. Cumartesi ve Pazar güne sandviç içine yerleştirilmiş 50 gram var yok döner ayran ve iki dilim baklavadan oluşan yemek dağıldı.

Pazar günü saat 13.00 – 14.00 arası yine servis yapıldı ekmeğinden az olamamak üzere yemeği yedim. Akşam 18.30 civarında midem bulandı salon dışına çıktım bulantımın artması üzerine eve dönerken yolda aşırı fenalaştım. Şiddetli kusma kasılma başladı. Ailemle birlikte Batıkentteki özel bir hastaneye gittim. Orada birkaç serum ve serumun içine karıştırılmış iğneler ile tedavime devam edildi kan gata tahlilleri yapıldı gıda zehirlenmesine uğradığım teşhisi kondu.
Geceyi şiddetli bulantı kusma ağır ishal üşüme titreme ile hastanede geçirdim.

Dağıtılan yemeklerin CHP Ankara il başkanı Adnan Keskin’e ait firmaya ait olduğu söylentilerin sosyal medyada yaygınlaşması üzerine hem gerçeği öğrenmek hem de söylenenlere açıklık getirmesi için CHP Ankara il başkanını telefonla aradım.  Zehirlememizin sorumlusu kim siz ve yemek şirketiniz suçlanıyor bu konuda açıklama yapın” dedim. “Yemekleri organizasyon şirketi dağıttı benle firmamla alakası yok. Saat 18.00 de Halk Tv de bu konu ile ilgili açıklama yapacağını birazdan üyelere mesaj çekeceklerini” söyledi.Halk TV’de açıklamalarda bulundu kurumsallıkları zarar görür diye firma ismi vermedi.

İkinci gün biraz kendimi toparlamam üzerine araştırmaya girdim.Dağıtılan yemekleri hazırladığını öğrendiğim REVA YEMEĞİ aradım. Kurultayda yemek dağıtan REVA’nın kendileri olmadığını başka REVA olduğunu inkar ederek telefonu kapattılar
                                                                                                                   
Konunun ilgili olduğu düşündüğüm CHP parti müdürü Fahrettin Özgür Karakoç’u arayarak doğruya ulaşmaya çalıştım. Konuyu uzunca konuştuk.

CHP genel merkezi kurultayın tüm organizasyon işini partiye mensup kişilere ait DUSE isimli bir organizatör firmasına vermiş. Firmanın faaliyet alanında  yemek çıkarma işi olmadığı için yemek çay su dağıtımını Sincan’da faaliyet gösteren REVA isimli firmaya ihale etmiş. REVA belirlenen menüden 12.000 civarında döner baklava ayranı kurultayda dağıtmış.Telefonla görüştüğüm REVA YETKİLİLERİ KURULTAYDA DAGITILAN YEMEKLE ALAKALARININ OLMADIĞINI SÖYLÜYORLAR
Yinede biz devam edelim.Zehirlenme hadisesi büyük bir ihtimalle yemeklerin Perşembe gününden itibaren hazırlanmış olmasından kaynaklanıyor. Perşembe’den hazırlanan pişmiş et Pazar gününe geldiğinde bozulmuş oluyor. Ankara ve Ankara dışında hastanelere müracaat yapılan toplam 182 zehirlenme vakası olmuş.Zehirlenme olayının ortaya çıkması üzerine REVA yemek fabrikasına Ankara il sağlığı ve Halk sağlığı ekiplerince baskın yapılıp araştırma denetim yapılmış.Zehirlenenlerden alınan tahliller ve dağıtılan numunelerden alınan tahlil sonuçları ile birlikte olayın oluş nedeni ile ilgili 9 Şubat Cuma günü basın açıklamasıyla konu açıklığa kavuşturulacakmış.

Burada bir ihmal yok mu, var.                                                                                   Nedir o ihmal.                                                                                                   Yemeklerin hazırlanma ve muhafaza aşamalarının takip edilmemiş oluşu.Tabii ki genel merkezdeki konunun ilgilileri bu konu ile değil kurultayda delege avına çıktıkları ya da güvenlik meselelerini takip ettikleri için yemek meselesi sadece firmanın insiyatifine teslim edilmiş.
Sonuç koca CHP’nin kurultayında yemekten zehirleme skandalı ortaya çıkmış
Sorumlu kimlerse bunun bedelini mutlaka ödemelidir.





3 Şubat 2018 Cumartesi

TRİBÜNLER İNCE DERKEN DELEGE KILIÇDAROĞLU DEDİ.

Kurultay salonunda Tribün desteği İnce’den imzacı delege desteği Kılıçdaroğlu’dan yanaydı.

Salonda kurultayı izlemek için gelen partililer Kurultaydan ziyade daha çok genişletilmiş bir gurup toplantısını andıran bir toplantıdaymış gibi Kemal beyin hedefsiz, içeriksiz solgun gündemden uzak konuşmasını fazla tepki vermeden izlediler.


Konuşmak için kürsüye gelen İnce konuştukça açıldı önce ceketini çıkardı sonra gömleğinin kollarını kıvırdı. Kemal bey gibi kağıttan okumak yerine direk yapması sahnenin bir köşesinden diğer köşesine giderek izleyicilerle temas kurması var olan sorunlara parmak basması tribünlerde yankı buldu ve konuşmasının son bölümlerinde bir kısım değil sağ sol alt üst tüm tribündeki Cumhuriyet Halk Partililer “İnce Başkan” sloganını defalarca atarak İnceye destek verdi.Bu destek Kemal Kılıçdaroğlu’na verildi demek mümkün değil.


Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarını kimler yazıyor.Türkiye’nin önemle bir süreçten geçtiği ve bu süreçte CHP’ye çok ağır görevler düşerken genel başkanın konuşması bom boş mu olur. Ben Kemal beyin yerinde olsan bir an düşünmem o konuşma metnini yazan ekibi tümden işten atarım.

İnce ne dedi de tabandan böyle destek aldı.

AKP ÜLKEYİ YAĞMALAMAK İÇİN BİR ARAYA GELMİŞ YAPIDIR

CHP’nin çok değerli gönül daşları, geleceğimiz elimizden alınıyor, cumhuriyetimiz yıkılıyor, umutlarımızı söndürmek istiyorlar, yaşama sevincimizi yok etmek istiyorlar. Karşımızdaki bir siyasi parti değil, ülkeyi yağmalamak için bir araya gelmiş bir yapıdır”

        3 – 5 BELEDİYE YE SIĞINMIŞ TUZU KURULAR VAR

“ CHP’de de tuzu kurular var. Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy (belediyeler) onları aldı mı yetiyor. Erzurum, Şanlıurfa onu ilgilendirmiyor. Sığınmışlar 3, 5 belediyeye. Onların oldu mu yetiyor. Ben memnun değilim. Onun için itaat etmiyorum. Bu partide bir itaat edenler, bir de memnun olmayıp itiraz edenler var. Ben itiraz ediyorum."

“ Bir tarih cahili ‘ÖSO, Kuvayı Milliye’ diyor. Kuvayı Milliye askerlerinin ekmek almaya parası yoktu. Ne diyorsun sen cahil.” 

ENİS BERBEROĞLU HAPİSTEYSE BUNDA CHP’NİN PAYI VAR

“ Enis Berberoğlu arkadaşım bugün hapiste, CHP yönetiminin bunda suçu var mı? Dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme geldi, ben ‘Hayır oyu vereceğim’ dedim. Başta Genel Başkan, ‘Anayasa’ya aykırı ama evet vereceğim’ dedi.Korku şuydu; ‘HDP hayır diyor, biz de hayır dersek HDP ile bizi aynı kefeye koyarlar.’ Koysun. Kürtler doğru söylüyor olamaz mı? Hep mi yanlış söyler. Doğruyu kim söylerse onun yanında olacağız. O zamanlar ‘Yapmayın, etmeyin’ dedim. Önce CHP’lileri hapse atarlar sonra bize sıra gelir. Bakın ‘Elalem ne der’ diye siyaset olmaz. Gün gelir AKP bile doğru söyleyebilir. Pek görmedik ama… MYK ‘Evet’ oyu verdi. Bu MYK’nın hepsinin yenilenmesi lazım. İnşallah bu akşam genel başkan seçildiğimde, o evet oyu veren MYK’nın hepsini sıfırlayacağım.”


GENEL BAŞKANIN NASIL SEÇİLECEĞİ BELLİ NASIL GİDECEĞİ BELİRSİZ 

“Genel başkan seçilirsem 45 gün sonra tüzüğü değiştireceğim. İki seçimde partiyi birinci yapamayan Genel Başkan istifa etsin. Tüzüğe yazacağız. İstifa edecek ve kurultayda aday olmayacak. Tüzükte genel başkanını nasıl geldiği belli nasıl gideceği belli değil. Emin olun yarın ben de öyle olurum.”

İnce’nin tribünleri arkasına alan konuşmasından mı etkilenmiş olabilirler mi bilmiyorum 49 delegenin hem İnce’ye hem Kılıçdaroğlu’na verdiği gerekçesi ile İnce’nin adaylığı gölgelenmeye çalışılması üzerine “Bunlar Ali Cengiz oyunları.” “Kimseden baskıyla imza almış olamam çünkü ben parti içi iktidar değilim. Genel Merkez yöneticileri algı operasyonu yapıyor. Bu akşamın ve yarının telaşını atmak için algı operasyonu yapıyor. Medya bunlara alet olmasın. Böyle bir sorun yok. Ben 700 oyla genel başkan seçileceğim. Ben lütufla değil delegenin iradesiyle aday olurum. Emeğimi kimseye yedirmem. Emeğimi Erdoğan’a da CHP’yi yönetenlere de yedirmem.” dedi.

Şimdi karar delege de. Salonun içinde ve dışında konuştuğum bir çok CHP’li artık “CHP’de değişim yaşanmalı.” diyor. Demesine ama delege karar verecek. Ama en yüksek beklenti İnce’nin 500-550 arasında delegenin oyunu alacağı bu Kemal 650-700 civarında oy alacağını bu oranlamanın da Kemal beyi ileriki günlerde sıkıntıya sokacağını söylüyorlar.

Kurultay salonundaki taban Muharrem İnce derken Salonun ortasına duvar arasına steril hale getirilmiş delege Kemal Kılıçdaroğlu dedi.790 Kemal beye oy çıkarken 448 oy İnceye verildi.291 delege genel başkan olsun diye önerdiği Kılıçdaroğlu'ndan oyunu vermedi.







1 Şubat 2018 Perşembe

EĞER Kİ CHP'DE HESAP SORULMAZ DEĞİŞİM OLMAZSA..


Eğer ki CHP Doğu’da Güney Doğu’da İç Anadolu’da,Kara Deniz’de Ak Deniz’de yerelde ve genelde yoksa Ege kıyılarına ve Trakya’ya sıkışmışsa.

Eğer ki CHP 16 yıldır iktidarda olan bir partiyi bir milim geriletememişse.
Eğer ki CHP demokrasinin olmazsa olmazı laiklik yıkılıp yerine İslamcı bir yönetim kurulmasını engelleyememişse. Üstelik laik kaleler bir/bir yıkılırken CHP’nin genel başkanı teeeeee Almanya’lardan seslenip “Türkiye’de laiklik tehlikede değil” demişse.

Eğer ki CHP Ülkede Cumhurbaşkanlığına yakışan,Cumhuriyet değerlerine bağlı binlerce aydın insan varken bula/bula yarı bedevi birini Cumhurbaşkanı adayımız diye çıkarıyor itiraz edenlere CHP genel başkanı çıkıp “tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz” demişse.

Eğer ki CHP Seçimlerde “Oy verin gitsinler” dediği partinin ülkeyi 15 yıldır soymasına,rejimi değiştirmesine,insanları kamplaştırmasına aldırmadan “tek bizimle beraber koalisyon kurda ne yaparsan yapmış ol” diyerek 32 gün oyalandığını anlamadan AKP’nin kapısında ortak hükümet kurmak için beklemişse.


Eğer ki CHP Ankara Garı önünde 104 kişinin,Suruç’ta 32 kişinin IŞİD katillerin bombalarıyla katledilmesinden sonra “Patlamalar sonrası oylarımızda yükseliş var” diyerek 17 Haziran 1 Kasım seçimleri arası hızla artan terör saldırılarıyla AKP oylarının artırdığını söyleyen bu ölümleri hoşnutlukla karşılayan Ahmet Davutoğlu’un azledilmesi sonrası CHP’nin genel başkanı “Davutoğluna biz hakkımızı helal ediyoruz” demişse.


15 Temmuz çakma darbesine doğru teşhis konamadığı için 25 Temmuz’da saraya çıkılıp 7 Ağustos’ta “Yeni kapıda toplu ruh çağırma” mitingine katılıp aradan sekiz ay geçtikten sonra 15 Temmuz çakma darbesine yeni isim konulup “Kontrollü darbe” deniliyor ülkenin tüm demokratik kazanımlarının yok edilme sürecinin başladığı olağanüstü halin ilan edilme gününü ama nihayet “Sarayın sivil darbesi” olarak çok ama çok gecikmeli bir öngörüsüzlükle tespit ediliyorsa.  

Eğer ki CHP AKP’nin tüm iktidar gücüne rağmen kendi hiç bir hırsızına hiçbir suçlusuna dokundurtmamak adına dokunulmazlıkları kaldırmaya yanaşmayıp referandum öncesi bilhassa Doğu Güney Doğu Anadolu bölgesinde HDP’yi yok etme sindirme amaçlı gündeme getirdiği Milletvekili dokunulmazlığına yine maalesef CHP genel başkanının ifadesine göre “Anayasaya aykırı ama dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet diyeceğiz” demişse.

Eğer ki CHP Dokunulmazlıkların kaldırılması sonucu altı milyon oy almış TBMM’nin 3. Büyük partisinin eş başkanları ve milletvekillerinin birer adi suçlu gibi tutuklanıp hapse atılmalarına ses çıkarmamışsa.

Eğer ki CHP dokunulmazlıkları kaldırılmasında oynadığı anahtar rolün sonunda bu gün kendi milletvekili Enis Berberoğlu hapse atılmışsa.

Eğer ki CHP Doğu Güney Doğu bölgelerinde 93 HDP’li DBP’li belediye başkanı hiçbir mahkeme kararına bağlı olmaksızın görevlerinden alınmış yerlerine belediye meclisi içerisinden birini seçmek yerine AKP’ye bağlı Vali’lerin Kaymakam’ların süresiz kayyum olarak atanmasına ses çıkarmamış sonunda kendi sıra kendi Ata Şehir ve Beşiktaş belediyelerine gelmişse.

Eğer ki CHP 16 Nisan referandumunda YSK önceden hazırlanmış “referandumu ya iptale ya kazanmaya” ayarlı,yasa ve uygulamalara aykırı olarak mühürsüz zarfları pusulaları geçerli kabul ederek milletin iradesinin gasp edildiği gece CHP’li belediye başkanlarının görevden alındığında bir saat konuşuluyor YSK’nın irade gaspı karşısında sekiz dakika konuşup soru almadan  eve gidip yatılmışsa.


Eğer ki CHP 16 Nisan gecesi neden gerekli direniş tavrını ortaya koymadı eleştirileri karşısında hiçbir maddi temeli olmayan “Efendim istihbarat aldık sokakta iktidarın sopalı adamları var dı” deyip sopadan korkup o bedeli o gece ödemeyenlerin daha sonra salon ortamında “sizden korkmuruz bir adım geri atan namerttir bedeli neyse öderiz” deyip esip gürlüyorsa.

Eğer ki CHP biraz Enis Berberoğlu’nun hapse atılmasındaki kendi hatasına olan vicdan borcunu ödemek biraz toplumda birikmiş gazı kontrollü olarak tahliye etmek adına da olsa “Adalet yürüyüşü” başlatıp onu milyonlarca kişinin Maltepe’de meydanına gelerek katkı koyduğu miting sonrası eylemi sürekli hale getirip sarayın iktidarını sarsmıyorsa.

CHP’de bir sıkıntı var demektir.
Azaltarak yazmaya çalıştığım onca hatayı CHP örgütüne bir yaptıranlar var.

Biliyorum 36.Kurultay delegelerinin %75 şi il ilçe başkanları Milletvekilleri belediye başkanları belediye meclis üyelerinden oluşuyor.                                                                                                                     36.Kurultayın delegeleri bu kadar çok yapılan hatanın hesabını,Genel başkanı değişterek mi sorar yönetimi değiştirerek sorar ama bu hesap sorulmalıdır.                                                    CHP'de bu hesap sorulmazsa aynı tas aynı hamam devam ederse olan Türkiye’ye olur.