AKP’nin diğer anlamda
Erdoğan’ın her şart altında kazanmasına programlanmış sandık ve seçim
güvenliğini tümden yok eden ittifak yasasıyla ile erken
seçimlerin yapılacağı artık ayan beyan ortada.
İttifak yasasının TBMM’den
geçişi öncesi ve sonrasında CHP Milletvekilleri Selin Sayek Böke ile Haluk Pekşen’in açıklamaları erken genel ve
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine boykot hususunu gündeme taşıdı.
Seçimleri boykot edilmesi
gerektiğini ilk önce Haluk Pekşen seslendirdi 7 Mart’ta düzenlediği basın
toplantısında “Türkiye’de sandık ve seçim güvenliğinin ortadan kalktığını
söyleyen Pekşen, “AKP eliyle hukuk çökertilmiştir. Sahte seçmen kayıtlarıyla
olmayan seçmenler yaratılmıştır. Bu şartlar altında yapılacak bir seçim
şaibelidir ve hukuksuzluğu meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu seçimler
boykot edilmelidir.”
dedi.
Seçmen ve sandık güvenliğini
tümden yok eden ittifak yasasının 12 Mart’ta bir gece yarısı baskını ile
TBMM’den geçtiği vakitlerde Selin Sayek Böke, Twitter hesabından mesaj paylaştı. “Dün gece
adil ve güvenli seçim yok edildi. Ya izleyeceğiz ya da gerçek bir seçimin
asgari koşulları sağlanana dek boykot ve/veya çekilme seçeneklerini ele
alacağız. Karar hepimizin!” diyerek Haluk
Pekşen’in görüşlerine katıldı.
Daha sonra açıklamasına
açıklık getiren Böke “Biz seçmenimize
güveniyoruz AKP ve kurduğı seçim mekanizmasına güvenmiyoruz.Mesele bu gün
seçimi boykot kararı alma meselesi değil,mesele güvenli seçim için Meclis çalışmalarından
çekilmekten seçim boykotuna tüm seçenekleri değerlendirme meselesidir.”
diyerek geniş çaplı bir mücadele yolu önerdi.
Bu söylemleri dile
getirenlerin CHP parti meclisi üyeleri ve milletvekili kimliği taşıması çok
önemliydi öylede oldu. İttifak
yasası ile seçimlerin güvenilir olmaktan çıkmasının doğal sonucu olarak
muhalefetin önde gelen isimlerinin sandıksal bir gösteride yer almaktansa
seçimlere hiç katılmama isteğini yani boykotu ülke gündemine taşıdı.
Boykot bir sivil itaatsizlik
eylemidir. Evde yan gelip yatma eylemi asla değildir. Seçimleri boykot,belki de
seçim kampanyasından daha da zor olan bir eylem türüdür.
Hazırlık,moral,kitleleri yönlendirme,ya kazanırsak söylemine karşı sorumluluğu
alma bunu izah etme toplumsal desteği alarak matematiksel çoğunluğu boykota
yönlendirme gibi daha bir çok yöntemleri beraberinde taşıyan ciddi bir
eylemdir.
Boykotun başarı olup
sandıksal gösteriye katılımın çok düşük seviyelerde kalması,elbette sözde seçim
kazanan Diktatoryal yapıyı zora sokacak ve meşrutiyetini tüm dünyada sorgulanır
hale getirecektir.
Boykot ve benzeri eylem
önerilere, Kemal Kılıçdaroğlu gibi “kazanacağımız seçimi neden boykot edelim
ki” diyerek karşı çıkmak siyasal mücadele geçmişi olmayan mücadele
çeşitliliğine sahip olmayan siyasi kişilerin söyleyebileceği sözdür.
Sanki girdiği sekiz seçimi
kaybeden,16 Nisan referandumunda YSK eliyle yapılan hileye gerektiği gibi karşı
durmayarak ülkenin bu günkü duruma
gelmesinde katkısı olan
kendisi değilmiş gibi “kazanacağımız seçimi neden boykot edelim ki” demesine
belki de kendiside için/için gülmüştür.
CHP bu güne kadar Erdoğan’ın “ben
yaptım oldu” türünden saymakla bitmez gayri meşru uygulamalarına karşı pasif
tutumundan dolayı denetim mekanizmalarını çalıştıramamıştır. Bu yüzden CHP’nin
kurumsal genel başkanından ciddi bir dik duruş beklenmesin.
Boykot,tıkanan mekanizmaları
açan bir yol yöntem olabilir olurda. Yalnız boykot söylemi bireysel çıkışlardan
ziyade siyasal yapıların ki bu yapı ittifak adı altında Erdoğan himayesine
girmeyen diğer tüm siyasi partiler ve STK’ların katılımı ile oluşturulan yapıdır.Eğer ki seçimler demokratik zeminde şeffaf eşit adil şartlarda yapılmıyorsa güven
tamamen kaybolmuşsa boykot bir seçenektir.
Ü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder