30 Nisan 2018 Pazartesi

ADAY OLMAK İÇİN İSTİFA EDEN SİZ CHP İL İLÇE BAŞKANLARI


CHP’de Kongreler takviminin başlaması ile birlikte Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu hep şunu söyledi.
“Kongrelerde il ve ilçe başkanlıklarına aday olacak partililerin seçimlerde adaylığını düşünmemeleri gerektiğini geleceğe yönelik farklı hedeflerle il ve ilçe yönetimine aday olunması sonucu seçimler geldiğinde örgüt adaylıklar nedeniyle boşalmakta bu bize sıkıntı doğuruyor. Seçimlerde aday olacak hiçbir arkadaşım il ilçe örgütlerinde görev almasın”   diyerek net tavrını ortaya koydu.
CHP tüzüğünün 19.maddesinin 2.şıkkında-Partiyi Genel Başkan temsil eder, parti örgütünü yönetir. Der.
Bu açık hükme göre Genel Başkanın sözleri parti örgütünü bilhassa parti yöneticileri için bir talimat bir emirdir.
Yani Genel Başkan demiş ki “partili arkadaşım önümüzde yerel ve genel seçimler var sen seçimlerde Belediye başkanlığına Belediye meclis üyeliğine adaysan Milletvekilliğine adaysan ilinde ilçende yönetim kuruluna aday olma. Aday olup seçilmen halinde de istifa ederek örgütü boşaltma”                                            Demiş demesine ama ,24 Haziran Genel seçimlerinde Milletvekili Aday adayı olmayı düşünen daha birkaç önce seçilen il ilçe başkanları sanki Genel Başkanın kongreler sürecinde yaptığı her konuşmada Aday olmak için istifa edecekseniz kongrelerde il ilçe başkanlığına aday olmayınsözlerini duymamışçasına kulaklarının  üzerine yatarak genel başkanın emir ve talimatını hiçe sayıp istifa dilekçelerini CHP Genel Merkezi’ne vermeye başladı.
Benim edindiğim bilgiye göre şu ana kadar istifa eden il başkanları şunlar.
Ankara İl Başkanı Adnan Keskin, Batman İl Başkanı Hüseyin Yaşar, Niğde İl Başkanı Erhan Adem, Zonguldak İl Başkanı Umut Başoğlu, Şanlıurfa İl Başkanı Aziz Aydınlık, Muğla İl Başkanı Mürsel Alban, Samsun İl Başkanı Tufan Akcagöz, Erzincan İl Başkanı Ayhan Doğan, Mardin İl Başkanı Mahmut Duyan, Ordu il başkanı Atilla Şahin,Eskişehir İl başkanı Sinan Özkar, Yalova ilk başkanı Ertan Şener,Giresun İl başkanı Necati Tığlı,Çorum il başkanı Ali Rıza Suludere,Karaman il başkanı İsmail Atakan Ünver,Denizli il başkanı il başkanı Ali Rıza Ertemur,Burdur İl başkanı Osman Gök,Düzce il başkanı Zekeriye Tozcan ve Kırıkkale il başkanı Ahmet Önal yirminin üzerinde il başkanı 24 Haziran seçimlerinde aday olmak için istifa etti.Bu sayının daha fazla olduğunu sanıyorum.
Bu istifacılardan Ankara il başkanı Adnan Keskin’in başarı hanesi sıfır olmasına rağmen Kemal Kılıçdaroğlu onun Ankara il kongresinden seçilmesi için özel çaba sarf etmiş bunu kendisi de söylemişti.

Bu gün Milletvekilli adayı olmak için istifa eden Adanan Keskin Mart 2018’de yapılan Ankara il kongresinin yapıldığı salonda “Hiçbir yere aday olmayacağım. Benim çocuklarıma bırakacağım en büyük miras CHP Ankara il başkanlığı yapmış olmanın onurudur. Ben buradan söz veriyorum genel başkanıma Ankara belediyesinin anahtarını getireceğim” demişti. Keskin’e CHP Ankara il başkanlığı onuru az gelmiş olmalı ki Ankara Milletvekili olma onurunu da çocuklarına miras bırakacak. Tabi ki bize getireceği Ankara belediye başkanlığının anahtarını adaylık başvurusu sırasında yolda düşürdüğü için anahtar işi tümden yattı.   
İl başkanları istifa ederde ilçe başkanları etmezler mi. 150’nin üzerinde CHP ilçe başkanının yine 24 Haziran seçimlerinde milletvekili adayı olmak için birkaç önce çeşitli vaatlerle önce seçildikleri ilçe başkanlıklarından istifa etti.
Genel başkanın aday olacaklar örgüt yönetimlerine aday olmasın talimatını emrini hiçe sayarak yolun yarısında değil yolun daha başında örgütünü yolda bırakanlara en güzel tavrı Milletvekili listelerini eline alıp tek tek yazacak olan Kemal Kılıçdaroğlu gösterir de bu istifacıları listelere almaz.

Efendim ben Milletvekili listesinde olmak istiyorum diyerek il ilçe başkanlıklarını boşaltanlara yine kendisinin birçok yerde söylediği sözle CHP'de olanların bireysel çıkar peşinde koşanların, bu partide yeri yoktur. 'Ben ne olacağım?' diyeceksin. Sen hiçbir şey olamazsın kardeşim senin yerin CHP'nin kapısının dışarısıdır” söyleyerek kapı dışarı etmelidir.
Böylece talimat emir dinlemeyen yöneticilere iyi bir ders olacağı gibi bundan sonra aynı tavrı göstereceklere de örnek olur.




27 Nisan 2018 Cuma

CHP’NİN İKİ AŞAMALI PLANI MÜKEMMEL İŞLİYOR



CHP artık “şerefli mağlubiyet” istemiyor.                                                                CHP temelli kaybetmek üzere olduğumuz demokratik yaşamı geri getirmek üzere oyun kurucu olarak gündemi belirliyor.

Bunun birinci ayağı AKP ve  MHP’nin oluşturduğu ittifakın İYİ PARTİ’yi seçimlere sokmayarak kendilerinden İYİ PARTİ’yi kayışı durdurma planlarını bozarak yaptı.  
                                                                                                                                        En az 25 kişinin görev aldığı 15 CHP Milletvekilinin İYİ PARTİ’ye geçerek gurup kurmasını sarayın istihbarat örgütlerini atlatarak mükemmel bir şekilde yaptı.  

CHP’nin İYİ PARTİ’nin önünü açmasının birinci nedeni AKP MHP  ittifakının MHP ayağını çökermeye yönelik ikinci nedeni elbet ki demokrasiye katkıdır.
Bu katkılarla beraber CHP ve İYİ PARTİ tabanında müthiş bir moral motivasyon üstünlüğü sağlandı.

İYİ PARTİ’nin seçimlere girişinin önündeki engelin kaldırmasının ilk meyvesi MHP Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir’in partisinden istifa ederek İYİ PARTİ’ye katılması oldu ki arkası gelecektir.

CHP’nin şerefli mağlubiyet yerine demokratik yaşamı geri getirmek için hayata geçirdiği operasyonun ikinci ayağı isi AKP MHP ittifakının AKP ayağını aksatma topal hale getirmeye dönük giriştiği hamle oldu.


AKP içinde ayrılıkların hedeflendiği bu operasyonda Siyasi geleceği AKP’nin çözülmesine bağlı olan SAADET PARTİSİ ile işbirliğine gidildi. Abdullah Gül’le AKP’den kopmaların yolu açılmak istendi.

 Genel Kurmay başkanının yanına Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ı da alarak Gül’ün evinin bahçesine askeri helikopterle inerek muhtıra çağrışımlı ziyaret sonrası Gül’ün korkup sinmesi ile son bulduğu zannedildi.
 Planın devam ettiği AKP’nin dört kurucusundan biri olan AKP’nin özelleştirme talanına karşı çıkarak Erdoğan’la yolunu ayıran Abdullatif Şener’in sahaya sürülmesi ile devam ettiği açığa çıktı.

İYİ PARTİ yoluyla çökertilen MHP ve SAADET yoluyla tabanı zayıflatılan AKP ittifakı demokrasi ittifakını karşısında hem Cumhurbaşkanlığı hem de Milletvekili seçimlerinde kaybetme temeline oturtulan teori tamamen doğruydu.

İskeleti bu şekilde tasarlanan geniş tabanlı ittifak modelinde mesele parti meselesi değil mesele Türkiye meselesi demokrasi meselesi toplumsal barış meselesi denilerek CHP  İYİ PARTİ SAADET PARTİSİ DEMOKRAT PARTİ’den oluşan “DEMOKRASİ İTTİFAKI” CHP’nin oyun kuruculuğunda oluşturuldu.

 İttifak içerisinde yer alan SAADET PARTİSİ’nin baraj sorununun ortadan kalkması ile AKP’den uzaklaşmak isteyen ama gidecek yer bulamayan muhafazakar seçmen için seçenek haline geldi.

Böylece CHP’nin kurguladığı iki planda mükemmel bir şekilde devreye girdi.
Geniş tabanlı demokrasi ittifakının seçimleri kazanmasından sonra bir yıl gibi kısa bir sürede yeniden parlamenter sisteme dönüşün anayasal zemini hızla hazırlayıp en küçük siyasal düşüncenin bile TBMM de temsilinin önünü açacaktır.

Gönül istiyor ki eğer bu seçim ülke kaderinin oylandığı seçim olacaksa HDP bu ittifak içerisinde yer alsın. Fakat maalesef ittifak içinde yer alan Türkiye sağında siyaset yapan partiler ırkçı şoven anlayıştan mesele memleket meselesi olsa da kurtulamamışa benziyor.

Ayrıca CHP içinde de Türk sağının benzeri ırkçı şoven bir damarın olduğu da yadsınamaz. “Payasa pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım” anlayışı ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok istediği halde HDP’nin bu ittifak içerisinde yer alamamış olmasından üzüntü duyduğunu tahmin ediyorum.

HDP’nin solun diğer partileri ile ittifak kurarak demokrasi mücadelesine katkı vereceğinden eminim

Bu dönemde doğru hedef belirleyerek doğru karar alan tüm demokrasi güçlerini ve oyun kurucu rolü ele geçiren CHP yönetimini özel olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu kutlamak gerek.


22 Nisan 2018 Pazar

DEMOKRASİYE ZIRH OLARAK 15 CHP’Lİ İYİ PARTİDE


CHP’den 15 Milletvekilinin demokrasinin namusunu kurtarma adına partinin verdiği sefer görev emrini yerine getirme amaçlı İYİ PARTİ’ye geçmeleri AKP/MHP ittifak kalesi filelerine 90’dan çakılan goldür.

Malum Erdoğan çoğu anlatımlarını futbol terimleri dile getirir. Bu gölün AKP/MHP kale filesinde nasıl geniş bir delik açarak ittifak taraftarlarının moralini nasıl bozduğunu yapılan onca taktik hesabın nasıl boşa çıktığını ah bir fırsat olsa da Erdoğan bir futbol yorumcusu olarak anlatsa bizde dinlesek.

Topu Futbolu bir kenara bırakalım biz,bize yaşatılmaya çalışılan siyasi rezaleti CHP’nin çok güzel bir siyasi manevra ile bozmasına gelelim.

İYİ PARTİ 81 ilin 73çün de il/ilçe örgütlenmesini tamamladığı çok hızlı bir üye kaydı gerçekleştirerek on binlerce üyeye sahip olduğu biliniyor. Seçime girme şartlarından birisi olan 81 ilin yarısını yani 41 ilde örgütlenme kuralını 32 fazlası ile aşan İYİ PARTİ diğer kural olan 1.olağan kurultayı yapılacak seçimden 6 ay önce 10 Aralık 2017’de yaparak genel başkanlığa Meral Akşener’in seçildiği toplantı ile yerine getirmesine rağmen AKP/MHP ittifakı İYİ PARTİ’yi “allem edip güllem edip” seçimlere sokmama kararı aldı.



Yargıtay başsavcılığının siyasi partiler masası YSK’ya gönderdiği “İYİ PARTİ’nin seçimlere katılabilir” yönündeki oluruna rağmen YSK’nın bu konuda karar alamaması üzerine niyetin iyice açığa çıkmasıyla görev zor dönemlerin partisi CUMHURİYET HALK PARTİSİ’ne düştü.



İYİ PARTİ’nin TBMM’de gurubu olması halinde YSK’ya verilen talimat boşa çıkıyor direk seçimlere katılıyor ve Cumhurbaşkanı adayı gösterebiliyordu. Üstelik parasızlık içinde kıvranan İYİ PARTİ devlet yardımına da hak kazanıyordu.

Tüm anketlerde %10’ların üzerinde oy aldığı kesinleşen Atatürkç’ü çağdaş laik sağ seçmen için bir sığınak bir ümit haline gelen İYİ PARTİ’nin AKP/MHP faşizminin istememi ile seçimlere yasadışı olarak sokulmamasına devlet kuran parti CHP müsaade edemezdi, etmedi.

5 Milletvekili bulunan İYİ PARTİ’ye 15 milletvekili gerekiyordu. CHP değişik illerden 15 milletvekiline sefer görev emri verircesine İYİ PARTİ’ye katılma görevi verdi.


Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, Amasya Milletvekili Mustafa Tuncer, Ankara Milletvekili Nihat Yeşil, Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, Burdur Milletvekili Mehmet Göker, Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Bursa Milletvekili Erkan Aydın, Çorum Milletvekili Tufan Köse, Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, Kayseri Milletvekili Çetin Arık, Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet, Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş CHP gurup başkan vekili Engin Altay’ın deyimi ile “Demokrasiye zırh olmak için İYİ PARTİ’ye katıldılar.”  
 Böylelikle İYİ PATRİ TBMM’de gurubu olan 5. Parti oldu.



CHP bu hareketiyle AKP/MHP’nin çarkına çomak sokarak ittifak hareketinin tüm hesaplarını alt üst eden bir hamle golü 90’na çaktı. Demokrasi için ittifak yapanları moral motivasyon güven aşılayan bu hareketle güçlenirken AKP/MHP ittifakında morallerin sıfırın altında Sibiryanın soğuğu gibi buz kestiği muhakkak.

Bu planı düşünen kuran uygulayan görev alan her kesi CHP ve İYİ PARTİ danışmanlarını üst yönetimini demokrasiye katkılarından dolayı kutlamak gerek.





10 Nisan 2018 Salı

LALE DEVRİNİN NEDİM’İ NEYSE ŞİMDİNİN SARAY SANATÇILARI DA O


Osmanlı saray mensuplarının zevk sefa içinde “her geçe bir barda/gönlüm hovarda/çalsın sazlar oynasın kızlar/hayda hayda gül hayda” dercesine şarkılı türkülü eğlenceye dalıp devlet yönetmekten aciz kaldığı döneme “lale devri” denir.
Lale devri Osmanlı imparatorluğunun 1718-1730 yıları arası 12 yıllık dönemini kapsar. Padişah 3.Ahmet sadrazam Damat İbrahim’di.
  Bu devir, memlekete Batı'dan bazı yeniliklerin girmesi ve saray çevresindeki zenginlerin yaşadığı eğlence hayatıyla belirir. Lale merakı yayılmıştı ve yabancı memleketlerden lale soğanı getirilirdi. "Mahbup" adı verilen bir lalenin soğanı 500 altına satılırdı.
Bu dönümde bir takım yenilikler yapıldı. İlk itfaiye teşkilatı o dönemde kuruldu. Ordu yeniden düzenlendi. Türklere ait ilk basımevi açıldı Yalova’ya kağıt fabrikası kuruldu yeni bir çok saray yapıldı.
Padişahın, sadrazamın eğlence ve israfları, yakınlarını iyi mevkilere getirmeleri sürekli yeni vergilerin konması halkı sıkıntıya soktu ve şikayetlere sebep oldu.
Saray çevresinin zevk ve sefası sağlamak için şairler ortaya çıktı bunların en bilineni şair Nedim’di.

Nedim sarayın her eğlencesinde yer alır saltanat kayıklarında hanedanla boğaz gezilerine katılır onları hoşnut eden şiirlerini okurdu.Nedim’in halkla bir teması yoktu şiirlerinde aşk zevf sefa’ya dair her şey vardı.
Günümüz Türkiye’si ile lale devri arasında o kadar çok benzerlik var ki saymakla bitmez.
Padişah yetkisi donatılmış saraylarda yaşayan Cumhurbaşkanımız var.Sarayın damadı bakan Beratımız var.Saltanat sahiplerinin yaşamı için israfın kralı var. Saray mensuplarının yakınlarını en iyi mevkilerde görevlendirmek var.Sürekli zam ve vergilerle halkın soyulması var.Saray mensuplarını eğlendirmek için soytarılık eden sözde sanatçılar var.
Lale devrinde nasıl ki şair nedimin Osmanlı yönetimi altındaki halkla bir alakası yoksa şimdiki saray sanatçılarının da Türkiye halkıyla bir alakası yok.

Aynı dönemin sinema filmlerinde yer almalarına rağmen Siz hiç Türkan Şoray’ın Fatma Girik’in Hülya Koçyiğit  gibi Erdoğan’ın saray sofrasında yer alıp yalakalık yaptığını gördünüz mü.Hülya Koçyiğit bu dönemin dönemin Şair Nedimidir.
Karacaoğlan’dan Dadaloğlu’na halkın Türkülerini söyleyen Musa Eroğlu’nu Erdoğan’ın sarayında beslenip İbrahim Tatlıses gibi yalakalık yaptığını gördünüz mü.İbrahim Tatlıses günümüzün Şair Nedim’idir.  

Sibel Can’da bir şair Nedim’dir Yavuz Bingöl’de bir şair Nedim’dir.
Halkın bağrından çıkan Neşat Ertaş’ın Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanlığı döneminde kendine verilen devlet sanatçılığı ünvanını “Hepimiz bu devletin sanatçısıyız,ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor”biliyoruz.
Neşet Ertaş halkın sanatçısıdır. 
   

                                                                                                                                                               Bir Alişan Bir Seda Sayan bir Cengiz Kurdoğlu ve diğerleri günümüz saray efendilerine yalakalık eden günün şair Nedim’leridir.




Sözde sanatçıların saraydaki efendileri ile yaptıkları Hatay’daki son gösteri çok konuşuldu çok yazıldı.CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gösteriyi eleştirmesi ile gündemde yer tutan olayın fazla uzatılmasına taraf değilim.
CHP magazin sayfalarının konusunu tartışmak yerine doların 4 TL benzinin 6 TL ekonominin durmasını esnafın siftah yapmamasını tartışması lazım.
  



4 Nisan 2018 Çarşamba

CHP ANKARA’YI ALMAK İSTİYORSA GÖREV FETHİ YAŞAR’A DÜŞÜYOR.


Büyük bir ihtimalle üç seçim yerel seçimler Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri hepsi bir arada 15 Temmuz 2018 günü yapılacağa benziyor.                O günün Pazar olup olmamasının önemi yok hükümet seçim gününü tatil yapar işin içinden çıkar.
Üç seçimin neden bir arada yapılacağını düşünüyorum. AKP ve Erdoğan siyasal ve ekonomik olarak zorda. İttifak yasası ile birlikte değiştirilen seçim hükümleri ile hilenin seçim sonuçlarına müdahalenin önü açıldı.
Her ne kadar yapılan düzenlemeler ile seçmen iradesine müdahalenin önü açılmış olsa da yapılacak seçim hilelerine karşı muhalefetin değişik bölgelerde bir birleri ile ittifak yaparak sandık sonuçlarına hükümet yanlısı hileli müdahalelerin önünü kesmeleri pek ala mümkün.
Tek tip yapılan bir seçim yerine birçok seçimi bir arada yaparak sonuçları karma karışık hale getirip muhalefetin sonuç takip sistemini çökertme düşüncesi iktidar kurmaylarının son zamanlardaki ana görüşü.
Bu nedenle tüm seçimlerin aynı zamana getirilerek yapılması bu tarihinde 15 Temmuz olma ihtimali gün geçtikçe ağırlık kazanıyor.
 Her seçimin aday tartışmasını elbette yapacağız ama şimdi konumuz yerel seçimlerde CHP’nin başkent Ankara’da belediye başkanlığını hangi adayla kazanacağı ve kimi aday göstereği.
Şu anda CHP örgütlerinin ve CHP’li kanaat önderlerinin nabzını yoklayarak Ankara büyük şehir belediye başkanlığına adayım diyen yalnızca bir kişi var. CHP Ankara Milletvekili Levent Gök.

Levent Gök’le telefonda görüşerek -“Levent bey son zamanlardaki ilçe örgütlerini ziyaretleriniz ve diğer temaslarınızı izlediğim kadarıyla Ankara belediye başkanlığına aday olduğunuz izlenimi edindim. Hatta bu nedenle yürüttüğünüz CHP gurup başkan vekilliğine ve parti meclisine aday olmadığınızı sanıyorum Ankara büyük şehir belediye başkanlığına adaymısınız” diye sordum.
-Levent Gök “Evet örgütüm uygun bulursa ben bu göreve talibim partimin Ankara büyük şehir belediye başkanı adayı olmak istiyorum. Ankara’lıyım Ankara’nın sorunlarını biliyorum bu nedenle partim adına bu sorumluluğu omuzlamak istiyorum.” Dedi.
Diğer yandan Kemal Kılıçdaroğlu’nun temasını kesmediği geçen dönem CHP’den aday yapılan Mansur Yavaş ismi söyleniyor. Mansur Yavaş öyle anlı şanlı belediyeciliği olmayan küçük bir kasaba belediye başkanı iken AKP ve Melih Gökçeğe yönelen tepkiler sonucu 2013 yerel seçimlerinde Ankara seçimlerinde yüksek miktarda oy aldı. Bu oyun Mansur Yavaş’a verilen oylar oyduğunu söylemek mümkün değil.
Ne yani verilen oylar  koskoca CHP’ye değil de küçük bir kasaba belediye başkanının oylarımıydı. Öyle şey olur mu. Kaldı ki Mansur yavaşın kendi memleketinde AKP’ye yani Melih Gökçeğe oylar verilmiş Beypazarı belediye başkanlığını da AKP adayı kazanmıştı.

Aynı Ekmelettin Olayında olduğu gibi parti tabanının asla istememesine rağmen Kemal beyin Mansur Yavaş’ta bir ısrarı olduğu bir gerçek. Mansur Yavaş’ın İyi Parti’ye gitmeyerek bir kenarda seçimlerin ertesi günü istifa ettiği CHP’nin yeniden Ankara belediye başkanı adayı olarak beklemesi işin diğer rengi. Mansur Yavaş’ın seçmen nabzına şerbet konuşma yapmaktan uzak hitabet yoksunu biri olduğu gerçeğini hesaba katarsak doğru bir tercih olmayacağı ortada.
Ankara’nın merkez ve dış ilçelerinden oy alabilecek CHP adayı kim olabilir. O konuda kimle konuşsak ortak kanaat şu. CHP Adayı tanınır olmalı her kesimden oy alabilir olmalı başarı hikayesi olmalı konuştuğunda topluma kendini dinletmesini bilen marka değeri olan biri olmalı.
Bu adayı uzakta aramaya gerek yok ki.
Bu aday bir milyon nüfuslu Yenimahalle belediye başkanlığını iki dönemdir yapan Fethi Yaşar’dan başkası değil.
Geçen Pazar günü Safranbolu’da yapılan bir etkinlikte beraber olduğum Fethi beye bu konu tekrar açtım.  
-“Başkanım Ankara belediyesini CHP alırsa sizinle alır aday olun Ankara’yı alın adınız Yeninahalle’den sonra Ankara tarihine geçsin” dedim.
-Fethi bey “ Genel başkan geçen seçimlerde de bana Ankara belediyesine aday olmamı istedi ben Yenimahalle’de göreve devam etmek istediğimi ifade ettim.Yenimahalle beni çok yordu Yenimahalle’ye çok şeyler yaptık.Sabahtan gecenin geç saatlerine kadar çalışıyorum bu gün günlerden Pazar şimdi buradayım akşam iki sivil toplum kuruluşu etkinliğinde gece iki nikahta olacağım bunun dışında belediye faaliyetlerinide tatil falan demeden sürdürüyorum.” Dedi

-Bende"Türkiye Cumhuriyeti başkentini yeniden CHP kazandırın” dedim.Sessiz kaldı.
Ben inanıyorum ki CHP genel başkanı ve parti meclisi Fethi Yaşar’a bu görevi verir ve Ankara çağdaş demokrat insan odaklı çevreci bir yerel yönetime yeniden kavuşur.