19 Haziran 2018 Salı

MUHARREM İNCE İLK TURDA CUMHURBAŞKANI SEÇİLEBİLİR


İnce’nin ilk turda Cumhurbaşkanı seçilebileceğine dair işaret o kadar çok var ki.
O işaretleri ve bu günkü süreci olası sonuclarıyla değerlendirmek için Erdoğan’ın 2014 yılında Cumhurbaşkanı seçildiği döneme bakalım.
Erdoğan karşısına Bahçeli-Kılıçdaroğlu ittifakının Cumhurbaşkanı adayı olarak sahaya sürülen Ekmelettin İhsanoğlu binlerce insanı çeken miting yaptı mı ? Yapamadı.Yapsa da konuştuğunu kimse anlamadı. Adam doğru dürüst Türkçe bilmediği için “dam mı diyor darı mı diyor” kimse söylediklerinden bir şey anlamadı.
Pekiyi bu Ekmelettin sandığa seçmen çekebildi mi. Bırakın sandığa seçmen çekmeyi bilhassa CHP seçmeni “Erdoğan’la Ekmelettin arasında fark yok” diyerek ya sandığa gitmediği ya da Selahattin Demirtaş’a oyunu verdi.
Rakamlar ortada.
2014 Yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 55.701.719 seçmenden 14.416.897 sinin sandığa gitmemesi sonucu katılım %73.72 de kaldı. Oy kullanan 41.284.822 kişinin büyük oranda Erdoğan ve Demirtaş taraftarlarının oyu olduğu ortaydı.Çünkü iki kesim taraftarı radikal tarzda adaylarına sahip çıkmışlardı.
Sandıklar açıldığında firesiz destekle Erdoğan’ın oyu % 51.79 “metazori” verilen oylarla Ekmelettin %38.44 kendi kitlesi dışında da oy alan Demirtaş’ın % 9.76 oranında seçmen desteği aldıkları görüldü.
Bu  sonuçla Recep Erdoğan kıl payı diğer anlamda bıçak sırtı bir oranla yani % 51.79 la Cumhurbaşkanı seçildi.
29 Mart’ta açıklamalarda bulunan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, partilerinin Cumhurbaşkanı adayını tarif ederken, "Ekmeleddin İhsanoğlu olayı özel bir konjonktürde yaşanmış, Milliyetçi Hareket Partisi'nin demokrasiye kurduğu tuzak, kasis ve o günün şartları... Doğru olsa sonuç bu olmazdı. Demek ki Ekmeleddin İhsanoğlu gibi bir adayımız olmayacak" dedi.
Özel, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP'nin adayının hangi özelliklere sahip olacağıyla ilgili olarak "Bizim adayımız partiden hiç fire vermediği gibi ilk turda beklenenin çok üzerinde bir başarı sağlayarak, esas başarısı da seçime katılım oranını Cumhuriyet tarihinin en yüksek noktasına çıkaracak bir adayımız olmalıdır" dedi.
Gelelim bu güne. Özgür Özel’in deyimi ile “MHP ile birlikte Demokrasiye kurulan tuzağın” bir ittifakın adayı Ekmelettin İhsanoğlu yok.
Ya ne var. CHP’nin hiçbir şekilde fire vermediği bir aday var.
Ya ne var. Cumhuriyet tarihinin seçimlere en yüksek katılımını sağlayacak bir aday var.
Ya ne var. “Ben 81.000.000’nun Cumhurbaşkanı olacağım” diyen CHP’nin oyunun kat be kat üzerinde oy alacağı miting meydanlarına çektiği kalabalıklardan belli olan bir aday var.
Ya ne var. Cumhurbaşkanı adayı olarak ortaya çıkması ile sürekli olarak her gün gündemi belirleyen Cumhurbaşkanlığında bir siyasi olarak son günlerini geçiren Recep Erdoğan’ın kimyasını bozan, konuşma tarzını bozan, vücut dilini bozan bir aday var.
Ya ne var. Siyasetten soğumuş apolitik hale gelmiş gençleri miting meydanlarına çeken bir aday var.
Ya ne var. Doğu Güney Doğuyla orada yaşayan Kürtlerle bağını koparmamış “Kürtler doğru söylüyor olamazlar mı” diyerek yola çıkan bölgede yaptığı mitinglerde örneğin Diyarbakır’da HDP’den sonra en büyük kalabalıkları toplayan o kalabalıkların bağrına bastığı biri var.
O biri Muharrem İnce.
2014’te Tüm canlılığı üstünde olan Recep Erdoğan, Ekmelettin gibi bir tıfıl, bir proje aday karşısında halkın %73.72 sinin katıldığı bir seçimde ancak %51.79 oyla seçilebildi.
Ya şimdi. Yorgun bir Erdoğan var. Mitingleri rağbet görmeyen kitleleri etkileyemeyen bir Erdoğan var, gündemi belirleyemeyen bir Erdoğan var, ekonomisi çökmüş sokaklarını işgal etmiş milyonlarca Suriyeli mültecinin olduğu bir Türkiye var.
2014 de sandığa gitmeyen 14.500.000 seçmen bu kez sandığa gidecektir.                                                                  Bu şartlar altında, Muharrem İnce’nin 2.tura kalmadan ilk turda Cumhurbaşkanı seçilmesinin önünde hiçbir engel yok.
    




10 Haziran 2018 Pazar

MEYDANLARA SIĞMAYAN ERDOĞAN STADA HAPİS OLDU


AKP’nin büyük Ankara adını verdiği mitingi izlemek için 19 Mayıs Stadyumuna gittim. Mitingde gördüklerim Erdoğan’ın sözü ile “Neredeeen nereye” dedirten cinstendi.                                                                                                                           9 Haziran saat 16.00’da  AKP’nin  19 Mayıs Stadyumunda “Büyük Ankara Mitingi”ni yapacağı  günler öncesinden yandaş medyanın çağrı üstüne çağrısı ile Ankara’ya duyurulmuştu. Yetmemiş, Ankara Büyük Şehir Belediyesinin reklam panolarının nerdeyse tümü bu mitingin ilan afişleri ile doluydu.   
Ankara’nın değişik semtlerinden belediye araçları taşınanlar sıkı aramalardan sonra stada alındı. Polis çakmak deodorant gibi malzemelerin bile geçişine izin vermedi el koydu.
AKP’li ilçe belediyelerin taşıdığı insanların varlığı kendini hissettirse de Ankara Büyük Şehir Belediyesine bağlı personelin çokluğu ortadaydı. Büyük guruplar halinde başlarında ASKİ armalı şapkaları ile işçiler birim amirlerine tekmil verme amaçlı olmalı toplu resimler çektiriyorlardı.
Diğer birçok kamu kurumu için aynı şeyleri söylemek mümkün ASKİ buna bir örnek.
Tüm Ankara’lıların takımı olması gereken Ankara Gücü başkanı Mehmet Yiğiner’in taraftar gurubunu formaları ile stada sokması ve sahneye çıkıp Erdoğan’la görüntü vermesi sanırım uzun süre tartışılır.

AKP tabii ki Erdoğan çok kalabalık miting yapmakla övünen biri.Mitinglerini şehirlerin en büyük meydanında yapar kalabalığı olduğundan da fazla gösteren kamera hileleri ile daha da çok gösteren görüntüleri kamuya servis ederek toplumu etkilemeye çalışır. Gel gör ki o meydanlara sığmayan Erdoğan mitinge kaç kişinin katıldığının çok basit hesap edileceği bir stadyuma  kendini hapsetti.
Neden meydan değil de stat.                                                                                    Çünkü her gün toplum desteğinin düştüğünü en iyi kendisi biliyor. Ankara’nın en büyük meydanında miting yaptığında o meydanı dolduramayacağı endişesi hem Erdoğan'ın kendisinde hem de çevresindeki iletişim uzmanlarında hakim hale gelmiş.
Erdoğan başta olmak üzer Binali Yıldırım ve diğer AKP ileri gelenlerinin tümünün katıldığı adına “Büyük Ankara Mitingi” dedikleri 19 Mayıs Stadyumundaki miting “Büyük Ankara Fiyaskosu”na dönüştü.
Büyük Ankara Mitingi adıyla düzenlenecek miting hakkında açıklama yapan AKP il başkanı Hakan Han Özcan, “Teşkilatlarımız ile yaptığımız çalışmalar sonucu 160-170 bin civarında bir katılım olmasını bekliyoruz. Bu bir rekor olacak. Tribün ve yeşil sahadaki vatandaşlarımızın yanı sıra stada giremeyen vatandaşlarımızın mitingi takip edebilmeleri içinde stat dışında büyük led ekranlar kuruyoruz. Burada büyük bir şölen gerçekleştireceğiz” demesine rağmen stat dolmadı bile.
Sahaya kurulan dev platform tribünlerin en az beşte birinin önünü kestiği için tamamen boş tutulmuştu. Yan taraf özelikle gölgede kalan kalan yer muhtemelen protokole ayrılmış ne hikmetse protokol yeri bom boştu.

Erdoğan’dan önce konuşan Binali Yıldırım’ın konuşması sırasında boş olan alanın yanları Erdoğan’ın konuşmaya başlamasıyla birlikte biraz dolar gibi olsa da kısa zaman sonra Erdoğan’ının konuşmasının 5.dakikasından itibaren boşalmaya başladı.
Guruplar halinde stattan ayrılanların birçoğu “geldik mi geldik resim çekip belgeledik mi belgeledik hadi gidelim” diyerek verilen talimatı yerine getirdiklerini ifade ediyorlardı.  
AKP’nin Ankara 19 Mayıs stadyumunda yaptığı mitinge elbette partililerde katılmıştır. Ama miting daha ziyade AKP’nin kamu gücünü özelliklede belediye gücünü elinde tutmasından dolayı mazeretsiz tam katılım talimatı gereği miting bir anlamda AKP,BELEDİYELER,KAMU PERSONELLERİ ortak mitingi dersek daha doğru olur. 
Mitingde halk yok onun için canlılık da yok.
Mitingdeki kitle partili olma heyecanını kaybetmiş onun için stadı inleten hep bir ağızdan söylenen slogan yok.
Mitingde sahnede konuşan lideri sonuna kadar dinlemek yok. Çünkü kitleyi lidere bağlayan ideoloji yok. İdeoloji yerine menfaat var menfaati olmayan kitle de lideri dinleme gereği duymuyor.

19 Mayıs stadı 19200 kişilik bir stat. Konuşmanın yapıldığı devasa platformun arkası ve protokole ayrılıp dolmayan kırmızı oturakların olduğu yer yaklaşık olarak stadın dörtte biri yani 5.000 kişilik yer boş.                                                   Yani tribünlerde tribünlere oturanlar 14.000 kişi var yok.                                                                                                Gelelim orta sahaya.105 metre boyunda 70 metre eninde 7350 m2 lik zemine sahip. Platformun kurulduğu alan yuvarlak olarak 1350m2 yi kapsasın geriye kalan 6000 m2’nin her 60cm’sine bir kişi ayakta dursa eder 6.000 kişi.Eder ama sahanın bir kısmı güvenlik bariyeri ile boş tutulmuş ve arka kısım bom boş. En az 2000 kişide oradan düş. 
15.000.kişi tiribünlerde 4.000 kişi sahada etti mi 19.000 kişi.                                                                                     
Bunun içinde sayısını varın siz tahmin edin binlerce sivil polisi vardır. Erdoğan’ın Büyük Ankara mitinginin nasıl Büyük Ankara Fiyaskosuna döndüğünü anlarsınız.
Bu görüntüyü veren Erdoğan Ankara’da kazanması mümkün değil.

6 Haziran 2018 Çarşamba

YENİ BİR LİDER DOĞUYOR FARKINDAMISINIZ


Bu günlerde yürekleri kıpır kıpır eden her konuşmasında her hareketinde insanların kendilerine dair bir şeyler bulduğu biri var.
O Muharrem İnce.
İnce’nin Ankara’da Etimesgut, Sincan, Eryaman, Batıkent, Yenimahalle, Keçiören, Pursaklar’da otobüs üzerinden kalabalığa sesleneceği yerlerden biri olan Batıkent Meydan’a kalabalığı gözlemek Muharrem İnce’yi dinlemek için vaktinden önce gittim.
İlk sohbeti miting güvenliğini sağlamak için bölgede bulunan sivil polisler  
“Bizim güvenliğimizi sağlamak için buradasınız değil mi” dedim                 “Tabi ki görevimiz bu” dediler.                                                                   Birkaç değişik konudan sonra “Muharrem İnce’yi nasıl buluyorsunuz” dedim.                                                                                                                 Hiç öyle biz memuruz filan demeden. Kırşehirli,daha genç olanı “valla ağabey açık konuşayım hayatta CHP’ye oy vermedim vermeyi de aklımdan geçirmedim” derken diğeri de bende öyle dercesine başını salladı. “Fakat İnce’de farklı bir şey var. O konuşurken Babam konuşur gibi ağabeyim konuşur gibi sanki ben konuşuyormuşum gibi geliyor. CHP algısını yıktı dağıttı. Hiç böyle bir performans beklemiyordum” dedi.
Bu kez söze giren diğer sivil polis “Evet bence de öyle. Ayrıca Reis İnce’nin önünü kesecek formül’de üretemiyor. Belki ilerleyen günlerde Türk askeri Kandil’e bayrak dikerse o olabilir” diyerek oda artık gündemi Recep Erdoğan’ın değil Muharrem İnce’nin sözleri ile belirlediğini dikkat çekmek istedi.
Eğer dilini daha sıkı tutması gereken mevcut iktidarın memuru dahi Muharrem İnce’yi kendisine yakın buluyor söylemlerini kabulleniyorsa değişen bir şeyler var demektir.
Meydan’a yerleştirmiş banklara iki amca oturmuş konuşuyorlardı. Sima olarak siyasi etkinliklerde rastladığım tipler değillerdi.                                                Biri diğerine “Muharrem İnce diyor ki –Sayın Erdoğan, Demirel’in yaptığı köprüden 11.TL’den geçiliyor da senin yatığın köprüden neden 114.TL’den geçiliyor” “Hakikaten bu nasıl iş arkadaş bu fark neden” diye diğerine sordu.                                                                                                               Diğer amca “Yahu Kadir neden olacak Erdoğan köprüleri bilmem kaç araba geçecek garantisi ile dolarla yabancılara yap işlet devret diyerek vermiş milletin kazıklaması ondan” diyerek Erdoğan’ın “köprüler yaptırdım karam gelip geçmeye” hikayesini yerin dibine gömüyorlardı.
Halka refah toplumsal adil ekonomik refah vaad eden İnce, “Tasarrufu halk değil devlet yapacak ben gençlere engellilere yoksullara karşılıksız maddi yardım diyorum kaynağı nerede diyorlar. Suriyelilere harcanan 40 milyarın kaynağı nereyse kaynağım orası, Saraylara harcanan milyarlarca doların kaynağı nereyse kaynağım orası uluslararası finans çevrelerine bir yılda ödenen 37.milyar doların kaynağı nereyse kaynağım orası” diyerek yıllardan beri milli varlıkların keyfe keder talan edilmesini basit örneklerle açıklaması halkın kulağına rahat girip oradan beynine yerleşiyor.
İnce “Ben dindar nesil yetiştirilmesine karşı değilim kindar nesil yetiştirilmesine karşıyım. İsteyen seçmeli ders olarak hadis,fıkıh,sier derslerini çocuğuna aldırabilir.Bir diğeri de “ben çocuğuma hiç din dersi verilmesini istemiyorum” der onun çocuğuna da hiç din dersi verilmez” diyerek AKP ve Erdoğan’ın elinden din sömürüsünü almayı bildi.
“Bu ülkede başörtüsü diye bir sorun yok. İsteyen kız kardeşim istediği gibi başörtüsünü istediği yerde takar” diyerek Erdoğan’ın hala yemeğe çalıştığı başörtüsü sermayesini de elinden çekip aldı.
Gündemi belirleyen İnce, ona laf yetiştirmeye çalışan Erdoğan oluyor. İnce’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiren konuşmasını miting meydanındaki ekrandan AKP’lilere izleten Erdoğan’ı bunu yaptığına  yapacağına pişman oldu. Çünkü İnce Erdoğan ve Bahçelinin birbirlerine ağır hakaret eden görüntülerini,Bozdağ ve diğerlerinin Fetullah’ı öven konuşmalarını,Erdoğan’ın kendi kendini çürüten konuşmalarını ekrana getirip kendi sözleri ile onları yerin dibine gömmesi Erdoğan cephesinde moralleri alt üst etmeye yetti.
YSK’ın 16 Nisan’ın bir tekrarı niteliğinde seçim sonuçlarında hile yoluna gitmesi halinde “En önde ben elli bin avukatla YSK önünde olacağım” diye seçmene güven vermesi. Sırtındaki ulusa ait askeri üniformayı unutarak Erdoğan’ın İnce’yi eleştiren konuşmasına alkışla destek vermesi üzerine “Senin apoletlerini sökerim haddini bil” diyerek siyasallaşan askere haddini bildirmesi ona olan güveni pekiştirdi.
Televizyonlarda izlediğimin ötesinde, Batıkent ve Yenimahalle’deki mitin alanında gözlemlediğim şu.Tavrı basit izahlarla iktidarı sarsan konuşması türkü söylemesi şiir okuması miting meydanında harmandalı oynaması deli fişek duruşu hazır cevap oluşuyla yeni bir lider doğuyor.
Yeni lider Muharrem İnce’nin ortaya çıkışıyla birlikte CHP tabanında 70’li yılları andırır bir heyecan bir ümit dalgası her yanı sarmış bir güven gelmiş insanlara.
Değerli hemşerim Perihan Sarı’nın söylemi ile “Koşullar olgunlaşınca, liderlik misyonu doğru insanı bulur”
Şimdi alttan gelen dip dalga ve koşullar doğru adamı,Muharrem İnce’yi Türkiye’nin yeni lideri olarak doğurdu farkındamısınız?         


                                                                                                   

                                       

2 Haziran 2018 Cumartesi

AKP GENEL BAŞKANINI ALKIŞLAYAN O GENERAL


Devleti devlet yapan organlar AKP ve Erdoğan döneminde öyle laçkalaştırıldı ki bunun son örneği Malatya’da yaşandı.
Seçim mitingi için Malatya’ya gelen AKP genel başkanı R.Tayip Erdoğan miting sonrası TESK ve TOBB gibi hayatta esnafa sanayiciye bir faydası olmayan AKP yandaşlarının esnaf buluşması adında düzenlen yemekte Erdoğan konuşmacıydı.
AKP’li Esnaf temsilcilerinin olduğu masada,Malatya’da konuşlu 2.ordu komutanı İsmail Metin Temel isimli orgeneralde oturuyor,Erdoğan’ın muhalefeti eleştiren konuşmasını tebessümle izliyordu.
Erdoğan burada CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’yi hedef alarak “Çırağa dükkan teslim edilmez. Siyasetin çıraklarına da Türkiye emanet edilmez. Siyasette hiçbir başarısı, hiçbir tecrübesi olmayanlara ülkenin yönetimini asla veremeyiz. Kardeşlerim; girdiği her yarışı kaybedenlerin ne kendilerine, ne de milletimize verebilecekleri bir şey yoktur” dedi.
Rakip siyasiyi eleştiren Erdoğan’ın bu sözleri üzerine Başta AKP’li yöneticiler olmak üzere AKP yandaşı TESK gibi TOBB gibi esnaf örgütü temsilcileri alkışlarken masada bulunan 2.Ordu komutanı İsmail Mete Temel üzerinde taşıdığı üniformayı ve o üniformanın tüm ülkeyi tüm ulusu temsil ettiğini unutarak dudaklarını yayıp suratına gülümseme kondurup bir AKP yandaşı gibi AKP genel başkanının siyasi içerikli konuşmasını alkışlamaya başladı.

Ordu ne AKP’nin ne de Erdoğan’ın özel ordusudur. O ordu tüm ulusun ordusudur. O orduyu oluşturan askerler her partiye mensup insanların çocuklarından oluşur. Üstelik rakibi İnce’yi eleştiren Erdoğan’ın çocukları o orduda bir yolunu bulup asker olup hizmet etmemişken Muharrem İncenin oğlu bir asker olarak o orduya hizmet etmiştir.

AKP yandaşı olduğunu ve Erdoğan’ı alkışlayarak siyasi düşüncesini açık eden siyasi bir kimlikli biri haline gelen bu general hakkında yapılacak olanı Muharrem İnce gayet açık ve net olarak ortaya koydu.


 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasını alkışlayan  2. Ordu Komutanı İsmail Metin Temel’i sert bir dille eleştiren Muharrem İnce  “Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir general , bir siyasi parti başkanının konuşmasında, ki o konuşmada vatan demiyor, bayrak demiyor, millet demiyor, o konuşmada beni eleştiriyor. Beni eleştirdiği yerde general de Erdoğan’ı alkışlıyor. 30 Ağustos’ta ilk emekli edeceğim general , o general . Onun apoletlerini sökeceğim. Türk ordusunun generali misin, Ak Parti’nin il başkanı mısın? Herkes haddini bilecek. Herkes kurallara uyacak. Herkes anayasaya, yasaya uyacak. Bir general öyle bir şey yapamaz. Yaptırmayacağım. Göreceksiniz, 30 Ağustos’ta onu emekli edeceğiz. Apoletlerini sökeceğim onun” diye konuştu.

Peki TSK’nın bu tür siyasete bulaşan mensupları için bir disiplin yönetmenliği yok mu.                                                                                                                                   Olmaz olur mu. Elbette var.

Türk Silahlı Kuvvetleri disiplin kanunun 20.maddesi d-bendine göre bu general hakkında TSK’nın derhal işlem başlatması gerekir.

Ne diyor orada. O madde aynen şöyle. “İdeolojik veya siyasi amaçlı faaliyetlere karışmak: Siyasi partilere girmek, ideolojik veya siyasi faaliyetlere karışmak, ideolojik veya siyasi amaçlarla disiplini bozucu tavır ve davranışlarda bulunmaktır”

Yani Muharrem İnce diyor ki “ Ey ordu bu general artık Türk milletinin tamamını temsil eden ordunun bir neferi değil AKP’nin generali olduğunun ortaya koymuştur. Gereğini yap yapmazsan 24 Haziran’dan sonra ben Cumhurbaşkanı olarak onun rütbesini alır emekli ederim”  

Bravo Muharrem İnce’ye Erdoğan’ın bozduğu dağıttığı her şey gibi orduyu da düzelteceğinin açık işaretini verdi.

Ama tüm bunlara gerek kalmadan, sırtında taşıdığı askeri üniformanın neyi temsil ettiğinin bu güne kadar farkına varmayarak AKP genel başkanını muhalefetin Cumhurbaşkanı adayını eleştirdiği için alkışlayan o general derhal  istifa etmeli hak etmediği üniformayı üzerinden çıkarmalıdır.

Yok efendim Afrin'de görev yapmış yok efendim doğu güney doğuda hendek operasyonlarını yönetmiş.Doğrudur olabilir o görevleri onun siyasi bir tavırla muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'yi eleştiren AKP'nin genel başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan'ı alkışlamasını haklı çıkarmaz.