Hukuk sustu/Vicdan sustu/İnsanlık
sustu/Göz göre göre vurulduk/Ey halkım unutma bizi diyordu Uğur Mumcu.12 Mart faşizminin
demokrasiyi özgürlükleri yok edip bir avuç yurtsever aydın demokrat devrimci gencin
üzerinden silindir gibi geçtiği günlerde.
Tıpkı onun sözlerindeki gibi
Türkiye’de demokrasi yerle yeksan edilip,özgürlükler birer birer birer
budanırken parlamenter sistemin kapısına kilit vurulup İslamcı faşist dikta kurulurken
hukuk susuyor vicdanlar susuyor insanlık susuyor üniversiteler susuyor barolar
susuyor.
15 Temmuz çakma darbesi bahane
edilerek ilan edilen olağan üstü hal ve kararnameleri güya Fetullah cemaati ile
mücadelede hızlı ve gerekli kararları alacaktı. Ama uygulamada alınan
kararların Cumhuriyet rejimi ve bu rejimin mihenk taşları olduğu açıklanan her
OHAL kararnamesi ile kendini gösterdi.
Askeri okulların,askeri
hastanelerin isim değişikliği ile kapatılması, AKP/Erdoğan karşıtı ne kadar sol televizyon radyo gazete dergi dernek vakıf varsa
kapatılması esas niyetin OHAL yoluyla demokrasiyi yok etmek özgürlükleri
kısıtlamak, parlamentoyu devre dışı bırakmak olduğu çok geçmeden anlaşıldı.
OHAL kararnamelerinin OHAL’in
ilanı nedeniyle sınırlı kalması gerekirken arabaların kış lastiğinden tutun
danıştay üyelerinin sağlık harcamasına,ilçelerin taşınmasından kamuda taşerona
kadar OHAL’le ilgisi olmayan kararnameler yayımlanır oldu.
Kararnamelerin ortak özelliği
muhalefeti,demokratik kanalları tek tek yok ederken tek adamlığa giden yolu, her
kararname ile biraz daha açması oldu.
KHK’ler
OHAL’in gerekli kıldığı konularda çıkartılmalıdır.Yani OHAL ilan edilmesine
neden olan konular dışındaki KHK’ler, OHAL KHK’si sayılamayacağı için AYM iptal
edebilecekken tamamen talimatla çalışan bir kuruma dönüşen ana yasa mahkemesi
OHAL KHK’leri benim yetki alanıma girmez diyerek kenara çekiliyor.
Yarın bir
gün bir kararname ile anayasa mahkemesinin kapatılıp yargıçlarının asliye hukuk
hakimi yapılmayacağının garantisi nedir.
Yani
kısaca eğer OHAL’in amacı Fetullahçı çeteye karşı mücadele etmekse bu mücadele
ile ilgisi asla olmayan,TBMM’yi devre dışı bırakan onca kanun hükmünde
kararname içinde terörle terörizmle alakası olmayan hükümlerin ne işi var.
Burada niyet
edilen amaç gerçekleşmiş..Önce kontrollü çakma bir darbe tezgahlanmış ona bağlı
olarak OHAL ilan edilmiş yayımlanan kararnameler ile İslamcı faşizme adım adım
ilerleyen tek adan diktasının taşları döşenmiş döşenmeye de devam edilmektedir.
OHAL
Türkiye halkına giydirilmeye çalışılan İslamcı faşist dikta rejim gömleğinin
dikildiği terzihanenin adıdır. OHAL kararnemeleri ile demokrasi temelli yok
edilmeden elde kalan birkaç demokratik mevzi ile bu gidişe dur denmenin son
evresindeyiz.2018 Temmuz 15'şin de yada 2019 yapılacağı söylenen seçim falan hepsi hikayedir.
TBMM dışında meşru demokratik anayasal hakları kullanarak demokratik parlamenter sistemi savunmak,
Cumhuriyetin kurulumundan bu güne kadar elde edilen mevzileri korumak elde
kalan en günlü siyasal örgüt olan CHP’nin ana görevi haline geldi.
Bu görevi
sadece meclis çatısı altında var saymak artık pek bir işlevi kalmayan TBMM çatısı
altında sürdürmeye ısrar etmek demokrasi güçlerini kandırmak oyalamaktan başka bir şey değildir.
Yapılması
gereken birinci iş ulusal ve uluslararası yoğun bir kampanya ile tamamen ilan
nedeninden uzaklaşmış olan Türkiye’ye ağır gelen artık yönünü rejim
değişikliğine çevirmiş olan OHAL’in kaldırılmasıdır.