2011 yılı
Arap coğrafyasındaki baharın kışa çevrildiği yıl oldu.
15 Mart 2011’de
Suriye’de başlayan gösteriler daha sonra
ülke genelinde silahlı isyana dönüşmesiyle Suriye iç savaşı başladı.
O günden bu yana beş milyon Suriye’li iç savaştan kaçarak komşu ülkelere
sığındılar.
Ülkelere sığındı deme yerine Türkiye’ye sığındı
desek yerinde olur. Diğer
ülkelere sığınan Suriye’li sayısı 1.500.000 civarında iken Türkiye’ye
sığınanların sayısı 3.5 milyona yaklaştı.
Sığınmalar
öyle garip hal aldı ki örneğin Reyhan’lının nüfusu 90.000 iken Reyhanlı’daki Suriye’li sayısı 105.000’dir.Yine
Kilis’in nüfusu 108.000 iken Suriye’li sayısı 125.000’nin üzerindedir.
Bırakın güneydeki sınır boylarındaki İlleri,ilçeleri Türkiye’nin ortasındaki Konya’nın Şükran ve Sahip Ata mahalleleri tamamen
Suriye’lilere terk edildi.
Konya’nın bu mahalleleri eski isimleri
ile değil Suriyeliler mahallesi olarak, Sırçalı Medrese caddesinin adı
Suriyeliler caddesi olarak bilinip söylenmeye başladı.
Başkent Ankara’nın Hüseyin Gazi Örnek mahallerinde bile Arapça
tabelalarla açılmış yüzlerce iş yerleri var.
Cumhuriyetin
kurulduğu 1923 ten bu güne kadar mübadeleler dahil Türkiye’ye sığınan göçmen
sayısı 2 milyondur. Bir kaç yıl içinde 3.5 milyon Suriye’linin ülkeye gelmesi
çok ama çok ciddi sorun.Bu kadar yüksek rakamdaki Suriye’linin Ülkemizin ekonomisini ve hatta Türkiye’nin sosyal
yapısının dengesini bozmayacağını söylemek mümkün değil.
Hacettepe
üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya göre,ekonomik durumu iyi eğitim durumu
yüksek Suriye’liler Türkiye yerine batı Avrupa ülkelerini tercih ediyor.
Türkiye’de kalan 3.5 milyon Suriye’linin
ancak 35.000 civarında eğitimlisi
var.Oranlama yapıldığında bu sayının çok düşük olduğu açıktır.Mesleki yönden de
öyle.Meslek sahibi olanların oranı da yine aynı şekilde az.
Hükümetin eğitimli ve
meslek sahibi diye vatandaşlığa almak
istediği 100.000 civarındaki Suriyeli bu kapsam içinde değerlendiriliyor.
Yine aynı araştırma sonucuna göre,Türkiye’deki
Suriyelilerin yüzde 60’şından fazlası, yani en az 1 milyon 800 bini 18 yaş
altındaki çocuk ve gençlerden oluşuyor. 0-4 yaş grubundaki çocuk sayısı 850 bin
civarında.
Geçen
aylarda gazetelerde yer almıştı batı ilimiz olan İzmir’de bile bir ayda doğan
Suriyeli çocuk sayısı 300. Çok doğurgan olma özelliği taşıyan Suriye’liler
bunca yoksulluğa sıkıntıya aldırış etmeden Türkiye’ye geldikten sonra
doğurdukları çocuk sayısı 370.000’ni aşmış durumda.
Suç ve suçluyu doğuran
etkilerin başında gelen etmen eğitimsizlik ve cehalettir. Aynı araştırma da
“1.800.000 18 yaş altındaki çocuk ve
gencin içinde 650 binin üzerinde okul çağında çocuk bulunmaktadır ve bunların çok
küçük bir bölümü eğitim alma imkânına sahiptir. Bazı çocuklar 5, bazıları ise
3, 2 ya da 1 yıldan beridir okula gidememektedir. Bunun yaratacağı olası
sorunları tahmin etmek zor değildir” tespiti yapılıyor.
Tahmin zor değil işte bu korkunç sayı içinden bir çok suçun faili
yarın karşımıza çıkması çok ama çok olasıdır.Bunun belirtileri her geçen gün karşımıza sıklıkla çıkıyor.Gün geçmiyor ki bir kentten Suriye'lilerle çatışan yerli halk haberi gelmesin.
AKP iktidarının ve
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkemiz adına yaptığı en büyük yanlışlardan biri, Suriye
iç savaşına katkı adın dinci şeriat yanlısı çeteleri yaratması onlara her türlü lojistik askeri desteği vermesidir. Bunun sonucu olarak iç savaştan kaçan milyonlarca Suriye'linin Türkiye’ye göçüne sebep olmasıdır. Bu yetmezmiş gibi şimdide onlar adına fiili olarak savaşa girmek üzere oluşumuz akılla mantıkla izah edilecek şeyler değil.
Aklı başında hiçbir iktidar bu kadar yüksek sayıdaki sığınmacıyı
“insani neden” savunması ile ülkeye almaz.Hele hele AB’nin üç miyar EURO
rüşveti karşılığı daha fazla sığınmacı alınması gelenlerin Türkiye’de tutulması
teklifine evet denmesi kabul edilebilir değildi.Tabi ki o parada gelmedi.
Hükumetin son açıklamasına göre her ne kadar ispat edemeselde Suriye’li göçmelere harcanan para 30.milyar dolar.Bu paranın ülke ekonomisine
harcandığını düşünün kaç okul kaç hastane kaç fabrika yapılırdı. Maalesef ülke
kaynakları bunlar için heba edildi edilmeye devam ediliyor.
Afganistan iç savaşından
kaçan milyonlarca sığınmacının Pakistan’a sığınmasının yarattığı sorunlar Pakistan için çözümsüz bir hal almıştı.Aynı
olay bizim içinde geçerli olacak.
Siz geçin,Tayip Erdoğan’nın,Binali Yıldırım’ın ve klonlanmış
yandaş medyanın “Suriye’liler bizim misafirimizdir baş tacımızdır” türü
laflara.
Halk Suriye’li göçmenlerle bırakın uyum içinde olmayı hiç istenmiyorlar. Suriye’lileri hakir görüyorlar,itekliyor öteliyorlar.Ekonomik
sıkıntının yapılan zamların nedenleri arasında Suriye’li sığınmacılara yapılan
milyarlarca dolar harcamaların sebep olduğunu düşündükleri için asla Türkiye’de
olmalarını onaylamıyorlar.
Zorla
Türkiye’de tutulmak istenen Suriye’li bu kez
denizden kaçak olarak Avrupa’ya geçmeye çalışırken Ege’de çol/çocuk
boğulup ölüyor.
Bu şekilde boğulup ölen her sığınmacının ölümünden kara sınırlarımızı açıp Suriye’lilerin geçişine izin vermeyen AKP iktidarı bizzat sorumludur.
Bu şekilde boğulup ölen her sığınmacının ölümünden kara sınırlarımızı açıp Suriye’lilerin geçişine izin vermeyen AKP iktidarı bizzat sorumludur.
Aklı başında hiçbir iktidar bu kadar yüksek sayıdaki sığınmacıyı
“insani neden” savunması ile ülkeye almaz,almamalı da.
Suriye’li sığınmacılar sosyal dokuya zarar vermekle kalmayacak aynı
zamanda suçlu yaratacak.Üretime katkı yapmadan tükettikleri için de ekonomiye sürekli
yük olup,bozuk olan ekonominin daha da bozulma sebeplerinden biri olmaya devam
edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder