Siyasi partiler yasa gereği rutin olarak kurultaylarını yaparlar. Daha
önceden “seni ben seçiyorum sende gelip
beni seçeceksin” türünden ilçe il kongrelerinden süzülerek gelen sadık
delegelerle dostlar alışverişte görsün türlü kurultaylar yapılır.
Genel başkanları değiştirmek bu tür kurultaylarda pek mümkün
değildir.Genel başkanlar ölmedikçe
ya da büyük bir skandala adının karışmaması halinde onları yerinden
edemezsiniz. İster bin kere seçim kaybetsin ister partiyi yerin dibine
geçirecek kararlar alsın onu yerinden edemezsiniz.
Ya parti politikaları onlar belirlenir mi kurultaylarda, Evet esas
olarak partinin çizgisinin belirlendiği yerin kurultay olması gerekirken asla
bu öyle olmaz. Genel başkan kafasına göre takılır öyle yönetir partiyi.
Ya ne kurultayda olur. Genel başkan gelir çıkar kürsüye haftalık
gurup toplantısından farklı olarak biraz daha uzun konuşur biraz daha sert eser
gürler. Sonra seçimlere geçilir filmin esas adamları yerinde kalır dekora üç beş
yeni isim eklenir yasa gereği bir rutin iş daha tamamlanır sanki çok şey
yapılmış gibi üzerine bir de “Kurultay
sonuç bildirgesi” diye bir açıklama yapılır.
CHP 36.Kurultayına giderken bu kez “bu rutinin dışına çıkalım kurultay gibi kurultay yapalım” diyen Selin
Sayek Böke ve İlhan Cihaner CHP tabanının vicdanı tabanın sesi olarak dört maddelik
bir manifesto yayımladılar.
Yayımlanan metinde “36. Olağan Kurultay, Türkiye’yi demokrasiye taşıyacak iktidar
yürüyüşü için gereken; ideolojik, kurumsal ve örgütsel değişimin
gerçekleştirilmesi için çok önemli bir fırsat. Bu nedenle Kurultay, genel
başkan değişikliği, kişisel dayanışma ve delege sayısı yarışına indirgenmemeli.
Kurultay, ülkenin sorunlarına dair partinin net bir siyasi çizgi ve tavır
geliştirmesi için fikirlerin tartışıldığı bir zemine dönüştürülmeli” dendikten sonra bilhassa
genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun şahşi
insiyatifi ile aldığı kararlar tek tek aldığı sırlanıp ağır eleştiriye tabi
tutulup şöyle dendi.
“Ülkemizde son dönemde
olağanüstü koşulların derinleştiği her kritik dönemeçte muhalefetin tavrı,
koşulların ağırlaşmasının önüne geçemedi” ifadesine yer verilen Bildiride,
“2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday belirlenmesi süreci, savaş tezkerelerine
ilişkin geliştirilen tutum, dokunulmazlıkların kaldırılması sürecindeki tavır,
Yenikapı mitingine ilişkin tutum, 16 Nisan referandumu gecesi gayrimeşru sonuç
karşısında tepkisiz kalınması ve benzeri örneklerde tekrar tekrar yaşadığımız
gibi bu ‘siyasetsizleşme’ süreci kalıcı bir politik çizgi ve yönetim tarzı
haline getirildi. CHP’nin tarihi sorumluluğu, daha fazla zaman kaybetmeden,
Türkiye’yi laik, özgür, demokratik bir sosyal hukuk devleti olarak yeniden
ayağa kaldırmaktır”
36.Kurultay için dört maddede sıraladıkları
öneriler se.
MECLİS İŞLEVİNİ KAYBETTİ ÇEKİLME
DEĞERLENDİRİLMELİ
1- Toplumsal muhalefetin en büyük örgütlü gücü ve öncüsü olan CHP,”Sürekli OHAL” rejimini normalleştirmeyen, gayrimeşru olanı meşrulaştırmayan, olağanüstü koşullara uygun olağanüstü bir muhalefeti örgütlemeli. Bugün olağanüstü koşullara rağmen, muhalefet olağan dönemin siyasi araçları ve yöntemlerine sıkışmış durumda. Bu doğrultuda, CHP, Meclis içindeki mücadeleyi bir siyasi tavırla birleştirmeden, “olağan dönemin yasama faaliyeti” olarak sürdürme anlayışına son vermeli. OHAL rejimi sona erene, asgari demokratik bir ortama geçilene kadar ve adil, güvenli bir seçim ortamı sağlanana dek, Meclis’te aktif boykot, Meclis çalışmalarından çekilme ve benzeri demokratik araçlar parti kurullarında ciddi şekilde değerlendirilmeli.
1- Toplumsal muhalefetin en büyük örgütlü gücü ve öncüsü olan CHP,”Sürekli OHAL” rejimini normalleştirmeyen, gayrimeşru olanı meşrulaştırmayan, olağanüstü koşullara uygun olağanüstü bir muhalefeti örgütlemeli. Bugün olağanüstü koşullara rağmen, muhalefet olağan dönemin siyasi araçları ve yöntemlerine sıkışmış durumda. Bu doğrultuda, CHP, Meclis içindeki mücadeleyi bir siyasi tavırla birleştirmeden, “olağan dönemin yasama faaliyeti” olarak sürdürme anlayışına son vermeli. OHAL rejimi sona erene, asgari demokratik bir ortama geçilene kadar ve adil, güvenli bir seçim ortamı sağlanana dek, Meclis’te aktif boykot, Meclis çalışmalarından çekilme ve benzeri demokratik araçlar parti kurullarında ciddi şekilde değerlendirilmeli.
CHP’DE İDEOLOJİSİ NET DEĞİL
2- Partimiz siyasal İslam ve neoliberalizme cepheden karşı çıkmaktan çekinmemeli. Bir kitle partisinin kapsayıcılığı, ‘’ideolojik belirsizlik’’ tuzağına düşmeden, temel ilkelerini net olarak tarif etmekten ve bu ilkelere dayalı bir gelecek hayalinde toplumu ortaklaştırmaktan geçer. CHP’nin kuracağı siyaset, AKP’nin dayattığı siyaseti toplumun iradesi sanan ve bu duruma uymak için kendisini değiştiren, kendi kimliğine yabancılaşan değil; kendisi olarak, mevcut düzeni değiştirmek iddiasında olmalı.
2- Partimiz siyasal İslam ve neoliberalizme cepheden karşı çıkmaktan çekinmemeli. Bir kitle partisinin kapsayıcılığı, ‘’ideolojik belirsizlik’’ tuzağına düşmeden, temel ilkelerini net olarak tarif etmekten ve bu ilkelere dayalı bir gelecek hayalinde toplumu ortaklaştırmaktan geçer. CHP’nin kuracağı siyaset, AKP’nin dayattığı siyaseti toplumun iradesi sanan ve bu duruma uymak için kendisini değiştiren, kendi kimliğine yabancılaşan değil; kendisi olarak, mevcut düzeni değiştirmek iddiasında olmalı.
SOSYAL DEMOKRAT TAVIR KONMUYOR
3- Cumhuriyet devriminin temel ilkeleri ve sosyal demokrasinin evrensel değerlerinin savunulması, AKP’nin tanımladığı biçimiyle “muhafazakar hassasiyetler”, “güvenlik”, “millilik”, “konjonktür” gibi gerekçelerle ihmal edilmemeli. Bu değerler tavizsiz biçimde sahiplenilmeli. Bu yaklaşımla, örneğin Kürt meselesinde, halkı, salt güvenlikçi baskı politikalarıyla terör arasına sıkıştırmayı reddeden, demokratik siyaset alanını genişleterek kalıcı toplumsal barışı sağlamakta kararlı sosyal demokrat bir çözüm çerçevesi ortaya konulmalı. Bu doğrultuda, Cumhuriyet devriminin temel ilkeleri ve sosyal demokrasinin evrensel değerleri olan; laiklik, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve barış, kararlılıkla ve tavizsiz savunulmalı.
3- Cumhuriyet devriminin temel ilkeleri ve sosyal demokrasinin evrensel değerlerinin savunulması, AKP’nin tanımladığı biçimiyle “muhafazakar hassasiyetler”, “güvenlik”, “millilik”, “konjonktür” gibi gerekçelerle ihmal edilmemeli. Bu değerler tavizsiz biçimde sahiplenilmeli. Bu yaklaşımla, örneğin Kürt meselesinde, halkı, salt güvenlikçi baskı politikalarıyla terör arasına sıkıştırmayı reddeden, demokratik siyaset alanını genişleterek kalıcı toplumsal barışı sağlamakta kararlı sosyal demokrat bir çözüm çerçevesi ortaya konulmalı. Bu doğrultuda, Cumhuriyet devriminin temel ilkeleri ve sosyal demokrasinin evrensel değerleri olan; laiklik, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve barış, kararlılıkla ve tavizsiz savunulmalı.
PARTİ MECLİSİ SEÇİMLERİNE MÜDAHALE
EDİLMEMELİ
4- AKP karşısında direnen toplumsal muhalefetin bütün ilerici unsurlarını siyasete ve partimize taşıyacak siyasi katılım mekanizmaları, meclisler/forumlar gibi yatay örgütlenme biçimleri kullanılmalı. Bu siyasi dönüşüm ve örgütlenmenin gereği olarak, parti adına kararlar parti kurullarında alınmalı, bu kurulların seçimleri demokratik biçimde yapılmalı. Belediyelerin ve genel merkezin örgüt seçimlerine açıktan/örtülü müdahalesi olmamalı, partinin kadroları blok değil çarşaf liste yöntemiyle belirlenmeli.36. Kurultayın delegelerine, CHP üyelerine ve Türkiye’ye çağrımızdır: Geçmişi biz kurduk, geleceği de biz inşa edelim!” denildi.
4- AKP karşısında direnen toplumsal muhalefetin bütün ilerici unsurlarını siyasete ve partimize taşıyacak siyasi katılım mekanizmaları, meclisler/forumlar gibi yatay örgütlenme biçimleri kullanılmalı. Bu siyasi dönüşüm ve örgütlenmenin gereği olarak, parti adına kararlar parti kurullarında alınmalı, bu kurulların seçimleri demokratik biçimde yapılmalı. Belediyelerin ve genel merkezin örgüt seçimlerine açıktan/örtülü müdahalesi olmamalı, partinin kadroları blok değil çarşaf liste yöntemiyle belirlenmeli.36. Kurultayın delegelerine, CHP üyelerine ve Türkiye’ye çağrımızdır: Geçmişi biz kurduk, geleceği de biz inşa edelim!” denildi.
CHP 36.Kurultayında rutinin dışına çıkar
kurultay gibi kurultay yapar mı. Göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder