12 Ocak 2018 Cuma

TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN YÖNETİM ŞEKLİ OHAL'DİR (Mİ)

Türkiye’de artık Meclis’in merkezinde olduğu bir Cumhuriyet değil, Saray’ın merkez olduğu tekelleşmiş bir yeni rejim var ve kanun yapma yetkisi de Saray’a doğru kaydırılmış durumda.

Erdoğan “Türkiye’nin yönetim sistemi filen değişmiştir. Parlamenter sistem artık bekleme odasına girmiş bulunuyor. İster kabul edilsin ister edilmesin Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir.” diyerek kör gözlerin görmesi için resmi net olarak ortaya koydu.

Yayımlanan Kanun hükmünde kararnamelerin yürütme yetkisi her ne kadar bakanlar kurulunun elinde gözüküyor olsa da 16 Nisan’da şaibeli bir şeklide alınan yetkiyle yürürlük tarihi 2019’zu beklemeden şimdiden Cumhurbaşkanı’na geçti.

Ülkemiz ara ara da olsa uzun dönemler Sıkıyönetimler ve OHAL ile yaşadı.  
İlk sıkıyönetim ilanı Şeyh Said isyanı üzerine 1925-1927 yılları arasında  Doğu Anadolu’da daha sonra Kubilay Olayı üzerine 1931’de Manisa ve Balıkesir’de 1940-1947 yılları arasında ikinci dünya savaşından dolayı İstanbul Kırklareli Edirne Tekirdağ Çanakkale ve Kocaeli’de 6-7 Eylül olayları üzerine 1956-1957  Ankara ve İzmir’de 1960 öğrenci olayları ve 27 Mayıs hareketi üzerine 1960-1961 yılları arasında İstanbul Ankara ve İzmir’de ilan edildi.20-21 Mayıs olayları üzerine İstanbul Ankara ve İzmir’i kapsayan sıkıyönetim 1963 yılında ilan edildikten bir yıl sonra 1964 kaldırıldı.15-16 Haziran işçi olayları üzerine 1970 yılında dört ay süren sıkıyönetim ilan edildi.

12 Mart muhtırası sonrası 1971 1973 yılları arasında İstanbul Ankara İzmir gibi on bir ilde ilan edildi. Kıbrıs harekatı ile 1974 1975 yılları arasında bir yıl sürecek olan sıkıyönetim İstanbul Ankara başta olmak üzere 15 ilde ilan edildi.

1978 yılında Kahraman Maraş olayları ve  yaygın şiddet olaylarının artması üzerine başta Kahraman Maraş İstanbul Ankara olmak üzere 21 ilde sıkıyönetim ilan edildi.12 Eylül 1980 askeri darbesi ile birlikte 21 ilde uygulanan sıkıyönetim tüm yurtta ilan edildi ve 1987 yılına kadar sürdü.

1987’de kaldırılan sıkıyönetim yerine PKK’nın doğu güney doğu Anadolu bölgelerinde yaygın bir şekilde başlattığı eylemleriyle mücadelede edebilmek için bu bölgelerde dönemin başbakanı Turgut Özal tarafından ilk olarak on bir ilde OHAL ilan edildi.
OHAL döneminde JİTEM’in Özel Harekat Timlerinin,Hizbullah’ın işlediği Faili meçhul cinayetler işkenceler dönemi olarak hafızalarda yer bıraktı.
OHAL ilan edilen bölgelerin tümüne birden olağanüstü hal bölge valileri süper Valiler  atandı.2002 yılına gelindiğinde sadece Diyarbakır ve Şırnak’ta geçerli olan OHAL iktidara yeni gelen AKP hükümeti tarafından kaldırıldı.

Kuşkusuz Turgut Özal’ın 1987 Doğu Güney Doğu’da on bir ilde ilan ettiği 2002 de sadece Diyarbakır ve Şırnak’ta kalan ve AKP’nin kaldırdığı OHAL ile 15 Temmuz bahane edilerek AKP/Erdoğan’ın ilan ettiği OHAL çok farklıdır. Özal’ın OHAL’i PKK’ya dönükken Erdoğan’ın OHAL’i Meclisi tamamen devre bırakan uygulamayla,Türkiye Cumhuriyeti’nin rejim değişikliğine dönüktür.

R.T Erdoğan OHAL hükümlerine dayanarak yayımladığı KHK’lar ile OHAL’in ilan nedeni dışında ne kadar konu varsa o konuda TBMM’yi dışlayarak KHK’lar yayımlamaktadır.

 KHK kuşkusuz anayasal bir düzenlemedir. Ancak KHK ile yapılabilecek işlerin “sınırları” konusunda Anayasa’nın “Olağanüstü Hallerle İlgili Düzenleme” başlığı altındaki 121. maddesinde çok açık bir hüküm var. Diyor ki 121. maddenin üçüncü fıkrası: “Olağanüstü hal süresince Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir.

15 Temmuz sonrası OHAL’in ilan nedeni FETÖ terör örgütü ile mücadele olarak ilan edilmişken.Şu hususların hangisi FETÖ terör örgütü ile ilgidir.Taşeron düzenlemesi,Diyanete başkan yardımcısı atanması,Trafik Kanunu, Askerlik Kanunu, Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı Kanunu, Tababet ve Şuabatı San’atların Tarzı İcrasına Dair Kanun, Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun, Kamu İhale Kanunu, Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu, Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat Kanunu, Şeker Kanunu, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Emniyet Teşkilatı Uçuş ve Dalış Hizmetleri Tazminat Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Yargıtay Kanunu, Uzman Erbaş Kanunu, Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, Posta Hizmetleri Kanunu, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulmasına dair KHK’lar.
Açıkça görüldüğü üzere OHAL ilan nedenin dışına çıkmış yayımlanan KHK’lar ile milli egemenliğin temsilcisi Meclisin yetki alanına girilmiştir. Ülke Meclisten çıkarılan yasalarla değil KHK’lar ile yönetilmektedir.

TBMM İçtüzük’ün 128’ze göre “Anayasa’nın 121 ve 122’nci maddeleri gereğince çıkarılan ve TBMM’ye sunulan kanun hükmünde kararnameler... komisyonlarda ve Genel Kurul’da diğer kanun hükmünde kararnamelerle, kanun tasarı ve tekliflerinden önce, ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır.”
15 Temmuz sonrası çıkarılan 31 KHK’dan  sadece beş tanesi TBMM’den geçirilmiş olup 26 KHK hiç bir şekilde Meclise onayına sunulup görüşü alınmadı.

Bu durumda Türkiye Cumhuriyetinin yönetim şekli OHAL değilse nedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder